23 Temmuz 2009 Perşembe

Takımdaşlığın İçgüdüsel Nedenleri

Yazıyı kaleme alırken Tübitak yayınlarından çıkan Carl Sagan'ın ''Milyarlarca ve Milyarlarca'' adlı kitabından yararlandım.

Yontma Taş çağından bu yana milyonlarca yıl boyunca erkek atalarımız oradan oraya dolaşıp duruyor,güvercinlere taş atıyor,yavru antilopların peşinden koşarak yakalayıp yere deviriyorlar;haykıran,koşturan avcılar tek sıra halinde dizilip,ürkmüş bir yaban domuzu sürüsünü korkutup rüzgara karşı sürmeye çalışıyor.Kendilerinin ve ailelerinin yaşamları avcılık becerilerine ve ekip çalışmasına bağlı,tarım ve hayvancılık henüz gelişmemiş.Erkekler avlanmalı,ailelerine bakmalı,ayrıca korumalı.İyi avcı aynı zamanda iyi savaşçı demek.Kadınlar ise Erkeklerin uzun av partilerinde olduğu zamanda mağaralarda diğer aile fertleriyle ilgileniyor.Kadınlar Avlara katılmadıklarından takımdaşlık duyguları yeterince gelişmiyor.Doğal olarak da futbol gibi ekip oyunlarına da ilgi duymuyorlar.İlgilenen erkekleri de bir türlü anlamıyorlar.

Açlığa karşı tek çarenin hayvanları öldürmek olduğu 10.000 kuşaklık bir zaman diliminden sonra,bu eğilimler hala içimizde olmalı.Bunları dolaylı da olsa uygulamaya koymayı şiddetli arzularız.Bunun en güzel ve medeni yolu takım sporlarıdır.
Benliklerimizin bir yanı bir grup yakın arkadaşla cüretkar ve korkusuz bir maceraya atılmak için tutuşur. Bu duyguları dışa vurmanın spordan başka yolları;Çatıdan çatıya atlamak,kasksız motosiklete binmek gibi.Avlanma içgüdümüzü hizaya getirecek bir gücün olmaması halinde bu eski içgüdüler yoldan çıkabilir.(toplumlardaki cinayet oranının arması)Hala içimizde bir kalıntısı olan öldürme tutkusunun insanlara karşı kullanmamamaya çalışırız.Ama her zaman başarılı olamayız.

Avlanma içgüdümüzü futbol maçlarında ortaya çıktığını çok rahat gözlemleyebilirsiniz.
Ya da Avlanan takımın oyuncusu olmadığımız halde kendi av takımımızın kazanmasını isteyen taraftarları düşünün.Çok sık duyduğumuz sözlerdir.Okumuş adam Doktor olmuş yada Öğretmen ama stadyuma girince yada tv başında maç izlemeye oturunca başka biri oluyor,vahşileşiyor.Aslında şaşılacak birşey yok.Bizler atalarımızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü avlanma geleneğini bir başka yolla devam ettimeye çalışıyoruz.İçgüdülerimize karşı gelemeyeceğimize göre avlanmak yerine takım sporlarına yöneliyoruz onu da yapamazsak bir av takımı pardon bir futbol takımı tutuyoruz.

Tüm dünyada avcı toplayıcı grupların yaşadıkları çevre ve kültür farklılıkları çerçevesinde benzer isimler aldıkları görülür.bunlara Totem denir.

Bir şehirle bağlantılı olan takımların şöyle isimleri vardır:Detroit kaplanları,Chicago Ayıları yadaKarakartallar,Sarıkanaryalar(avcı gruplara yakışmayan bir totem hatta garip),Aslanlar
Galatasaray'a uygun ama hikayesi olmadan konulduğundan köksüz,eşekarıları,atmacalar,devler,LAkeR's(gölcüler,gölde avlananlar anlamında),Koçlar,Yankeeler.......bir avcı grubu pardon taraftar grubu Çarşı..Kollektif uyumun zirvesi.Birlikte olmalılar hep güçlü olmalılar karşı grubun avcılarını sesle yıldırmalılar.İçgüdülerini tatmin etmeliler.

Diğerlerine ne demeli ? Herhangi bir takım sporuna ilgi duymayanlara ? Yanlız yaşayanlara..Avlanma içgüdülerini doğrudan insan avlayarak giderenlere ruh hastası manyaklara Ed Geinlere,Ian Grandylere,Dr.Holmeslara,Haarmannlara..Onlar da başka bir yazının konusu.

Bu yazı futbol fanatikliğini anlayamayan Kadınlar ile takım tutmayan,avlanmayı sevmeyen heyecansız,ruhsuz erkeklere adanmıştır.

Hiç yorum yok: