20 Temmuz 2009 Pazartesi

Cennette Görüşürüz

Bundan 4 ila 5 sene önce Yilmaz Erdogan, Tamer Karadagli ve Vedat Okyar in
yaptiklari soylesiden bir kesit.

limon almaya gitti 15 gün sonra döndü


erdoğan: abi, sen hiç televizyon seyreden birine benzemiyorsun. ben, tamer'le beni seyrederken seni gözümde canlandıramadım.

okyar: yok seyrettim valla. öyle uzun uzun seyretmedim ama. vizontele 2'yi de önümüzdeki hafta düşünüyorum. ben çok rahat bir adamım yılmaz. insan yaşlandıkça da tuhaflaşıyor. önüme bakıyorum yolum kısa. onun keyfini çıkarmak için yaşıyorum. hayatım boyunca iş yapmadım.

karadağlı: abi galiba sizin en büyük özelliğiniz pozitif düşünüyorsunuz, hayata pozitif bakıyorsunuz. oysa biz birbirimizi seven bir camia değiliz. dedikodu yaparız. çekememezlik var. işimiz çok bireysel gibi görünüyor. oysa toplu bir hareketin çıkardığı bir şey. bir sürü pasör var arkada. oysa dışarıdan bakıldığında ‘‘vayy bu şimdi ünlü oldu. çevresinde binlerce kadın var...’’

erdoğan: halbuki 300-400'ü geçmez kadın sayısı.

karadağlı: 500 de sen en fazla!

okyar: bir kere áşık oldum ve onunla evlendim. 38 senedir beraberim. ilk evlenirken, ‘‘benden koca olmaz, benden iyi bir metres olur. sen de metres gibi davranırsan bu iş gider’’ dedim.

erdoğan: abi, konuşurken tüyolardan birini verdi. demiş ki, ‘‘bana sen nerdesin diye sorarsan ben bir daha eve gelmem’’. ama bana soruyorlar. nereye gideyim?

okyar: benimki evlilik değil. bir masal, çok güzel bir masal.

erdoğan: iyi bir hikáye dinleyince gözlerim yaşararak dinliyorum. bizim de başımıza gelsin istiyorum tabii.

okyar: belki tuhaf gelecek. ben ne kadar param var bilmiyorum. karıma da sormadım. gece dolaştığım barlara para vermem. ertesi gün eşime söylerim, o tek tek dolaşır barları, paraları dağıtır. ben radyoyu açıp kapamayı bilmem. cep telefonum yok. şarjı bilmem. o açmazsa tv açmayı da bilmem, öğrenmek de istemem. o olmasa ben yokum.

erdoğan: sence biz fazla şey mi biliyoruz abi, televizyon açıp kapamak gibi? yoksa o kadını mı bulamıyoruz?

okyar: o kadını bulamadınız.

erdoğan: böyle bir şey yaşamak için de senin gibi olmak lazım. bu kadar kendine has ilkelerle yaşamak lazım. sen kendine has, pozitif bir adamsın. kadın bulamamak gibi değil, bizde de var.

erdoğan: ben vedat abi'nin sistemine geçmeyi düşünüyorum. belli bir saatten sonra, belli bir yaştan sonra sadece káğıt kalem ve güzel bir şarap bulunan bir hayat düşünüyorum. roman yazmayı, sonra o romanı birilerine anlatarak filmini yaptırmayı istiyorum.

okyar: şık adam bir kere sana söyleyeyim, sen ne yaparsan yap, en şıkını yaparsın.

erdoğan: peki vedat abi, karınla tanıştın ve hálá aşıksın.

okyar: her gün artarak. iki gün görmesem özlüyorum.

erdoğan: yenge nereli abi?

okyar: yengenin nereli olduğu belli değil.

erdoğan: tahmin etmiştim.

okyar: dünyalı bir kız. çok keyifli bir kız. halen kız diyorum bak. çok da ufak aldım. 14 yaşındaydı. bak, fıkra gibi. dedim ki, ‘‘sakın bana bir şey taşıtma. biber getir falan yapma. ben hiçbir akrabamla görüşmem. senin de akrabaların benim evime gelmesin. ben akrabaları sevmem, çünkü ben seçmedim. ben seçtiğim insanla birlikte olurum’’. bir gün eve geldim, baldız var, bacanak var. ‘‘bunlar ne’’ dedim, ‘‘eee, geldiler ne yapayım’’ dedi. ‘‘eyvah, salatanın limonu yok, alır mısın’’ dedi. ben de ‘‘alırım’’ dedim. evden çıktım, devre arasıydı. 15 gün yalova'da termalde kaldım. eve 15 gün sonra limonla döndüm. 38 senedir bak bir daha da başıma gelmedi. benim bir oğlum var. eğitimini bitirdi. bana arkadaşlarım soruyordu, oğlun kaçta diye. ben hayatımda sormadım ki. okuyor işte. böyle de yaşayan bir adamım.

karadağlı: korkularınız var mı abi?

okyar: ben tek başıma orduyum. hayatta hiç korkmadım.

erdoğan: ben inşaat kenarından geçerken başıma tuğla, taş, insan düşmesinden korkarım. şaka şaka.

okyar: benim daha doktorla hiç işim olmadı. daha aspirin almadım.

erdoğan: abi buradan mecidiyeköy'e kadar ‘‘vedat abi’’ diye bağırarak göndereceksin bizi yav!

okyar: enteresan şey! hayatımda doktorla işim olmadı. baş ağrısı bilmem. grip bilmem. olmak da istiyorum, nasıl olunur diye soruyorum? normal ateş 36,5. benim daha 37 olmadı ateşim.

erdoğan: maşallah. senin yerine yenge hasta oluyordur herhalde!

okyar: o da hastalanmıyor.

karadağlı: gizli kahraman yenge oldu.

erdoğan: bizi bunalıma sokup göndereceksin abi.

Hiç yorum yok: