31 Temmuz 2009 Cuma
Süper Kupa Öncesi
Porto karşısında Beşiktaş'ı beğenmek ne kelime çok beğendim.
O kadar ki Porto Beşiktaş karşısında herhangi bir çözüm üretemedi.Adamların özellikle ortasahada iflahını kestik.Porto'nun en etkili silahı Hulk maç boyunca Ferari'nin psikolojik baskısı altında ezildi.Ferari'nin İtalyan işi penaltı hareketi hakemin kafasını karıştırmış olacak ki penaltı noktasına yönelemedi.Fatih Doğan Fotomaç gazetesinde,telefonla bağlandığı Radyosport'da ısrarla Beşiktaş'ın defansının oturamadığından bahsediyor.Bense en çok defansın ve onun önünde oynayan azman üçlünün oturduğu kanaatindeyim.
Fink-Ersnt-Uğur üçlüsü Denizli'nin yeni sezon öncesinde güçlü ortasahadan asla taviz vermeyeceğinin bir kanıtı.Bu üçlüye kimler girebilir ? Tello olur hatta Necip olur..Denizli'nin kadro seçimi ve Onbuçuk numara oyuncu isteğinden yola çıkarak Fink tipinde koşan mücadele eden bir oyuncunun transfer edilmesini istediğini düşünüyorum.Deco,Quresma,Sosa,Santos aslında Denizli'nin sıcak bakmadığı adamlar.
Beşiktaş'ın en büyük sorunu karşı kaleye gidememek.Bu durumun başlıca sorumlusu maalesef Bobo.Bobo-Nobre değişikliği ile Beşiktaş karşısındaki takım Lyon olmuş Porto olmuş farketmeksizin rakibinin tepesine biniyor.Sanıyorum Mustafa Hoca'nın kafasını en çok meşgul eden konu bu..
Pazar günü fener maçında Rüştü-İsmail-Sivok-Ferrari-Erhan onların önünde Fink-Ernst 6 gladyatör Denizli'nin vazgeçilmezi olacaktır.Büyük ihtimal maça Bobo ilk onbirde başlar ikinci yarı Nobre ile devam eder.
Fener'in Honved maçındaki üretkenliğini Beşiktaş maçında tekrarlaması çok zor olacaktır.
Şu zamana kadar Daum'un ciddi bir hazırlık maçına takımını çıkarmayışı da ayrı bir soru işareti.Fener defansındaki uyumsuzluk Beşiktaş'a goller kazandırabilir ve belki de önümüzdeki ilk fener idmanında Daum takımına 80 ceza şınavı çektirir.(gol başına 20 şınav mıydı ceza)
O kadar ki Porto Beşiktaş karşısında herhangi bir çözüm üretemedi.Adamların özellikle ortasahada iflahını kestik.Porto'nun en etkili silahı Hulk maç boyunca Ferari'nin psikolojik baskısı altında ezildi.Ferari'nin İtalyan işi penaltı hareketi hakemin kafasını karıştırmış olacak ki penaltı noktasına yönelemedi.Fatih Doğan Fotomaç gazetesinde,telefonla bağlandığı Radyosport'da ısrarla Beşiktaş'ın defansının oturamadığından bahsediyor.Bense en çok defansın ve onun önünde oynayan azman üçlünün oturduğu kanaatindeyim.
Fink-Ersnt-Uğur üçlüsü Denizli'nin yeni sezon öncesinde güçlü ortasahadan asla taviz vermeyeceğinin bir kanıtı.Bu üçlüye kimler girebilir ? Tello olur hatta Necip olur..Denizli'nin kadro seçimi ve Onbuçuk numara oyuncu isteğinden yola çıkarak Fink tipinde koşan mücadele eden bir oyuncunun transfer edilmesini istediğini düşünüyorum.Deco,Quresma,Sosa,Santos aslında Denizli'nin sıcak bakmadığı adamlar.
Beşiktaş'ın en büyük sorunu karşı kaleye gidememek.Bu durumun başlıca sorumlusu maalesef Bobo.Bobo-Nobre değişikliği ile Beşiktaş karşısındaki takım Lyon olmuş Porto olmuş farketmeksizin rakibinin tepesine biniyor.Sanıyorum Mustafa Hoca'nın kafasını en çok meşgul eden konu bu..
Pazar günü fener maçında Rüştü-İsmail-Sivok-Ferrari-Erhan onların önünde Fink-Ernst 6 gladyatör Denizli'nin vazgeçilmezi olacaktır.Büyük ihtimal maça Bobo ilk onbirde başlar ikinci yarı Nobre ile devam eder.
Fener'in Honved maçındaki üretkenliğini Beşiktaş maçında tekrarlaması çok zor olacaktır.
Şu zamana kadar Daum'un ciddi bir hazırlık maçına takımını çıkarmayışı da ayrı bir soru işareti.Fener defansındaki uyumsuzluk Beşiktaş'a goller kazandırabilir ve belki de önümüzdeki ilk fener idmanında Daum takımına 80 ceza şınavı çektirir.(gol başına 20 şınav mıydı ceza)
29 Temmuz 2009 Çarşamba
SivaSürklase Oldu
''evet biz 5 yeriz, 7 yeriz ama 6 gol yemeyiz. 7 yeriz, 9 yeriz ama 8 gol de yemeyiz''
Helal Bülent Hoca Sözünün eri adamışsın.
Sivas 5 yiyerek Avrupa Şampiyonlar liginde Bülent Hoca'nın yüzünü kara çıkarmadı.
Anderlecht faciasının baş mimarı Bülent Uygun'dur.
Elindeki takımı bozarak sezon öncesinde yeni oyuncularla Şampiyonlar ligi ön eleme maçında macera arayan Bülent Hoca uff oldu.
Bugün izlediğimiz Sivasspor'un Züper lige yeni çıkmış Bank Asya takımından farkı yoktu.Birbirine yabancı topçular sahada şaşkın ördekler gibi dolaşıp durdular. Bülent Uygun'un Meşhur türbülans antreman sistemine alışkın olmayan Sivas'ın yeni topçuları rakip futbolcular karşısında hiçbir ikili mücadeleyi kazanamadılar..Bir hoca Ersen MArtin'i transfer ederek ve oynatarak nasıl intihar eder ?
Bir Hoca Balili gibi Pır pır (bi blogta okumuştum bu tabiri Hah tam uygun kelimeler demiştim hangisi blog olduğunu hatırlamıyorum) oyuncuyu nasıl gönderir,bir hoca Yasin ve Sedat'tan Billica verimi alacağını nasıl umut eder.
Bir Hoca Petkoviç üstünde neden bu kadar durur ? Ben beğenmiyorum Petkoviçi küçük takım kalecisi atletik yapılı Yugoslav olmalı ya da Kolombiyalı Martinez gibi bir kaleci olmalı.Anderlecht takımı da hakketten iyi takımmış.Tempo Tempo Tempo durmadılar.Akıllı oynadılar ve kolayca farka gittiler.Suarez,Boussoufa Sivassporluların başını döndürürken bu futbolcuları çok beğenenlere hemen söyleyelim Türkiye'de iş yapmazlar.
Televizyon Allah'tan basın toplantısını vermedi kim bilir Bülent Hoca gene neler saçmaladı.Yarın okuruz gazetelerden artık.Yazının başlığı nasıl ama Fotomaç özentiliğinin dışa vurumu.
Helal Bülent Hoca Sözünün eri adamışsın.
Sivas 5 yiyerek Avrupa Şampiyonlar liginde Bülent Hoca'nın yüzünü kara çıkarmadı.
Anderlecht faciasının baş mimarı Bülent Uygun'dur.
Elindeki takımı bozarak sezon öncesinde yeni oyuncularla Şampiyonlar ligi ön eleme maçında macera arayan Bülent Hoca uff oldu.
Bugün izlediğimiz Sivasspor'un Züper lige yeni çıkmış Bank Asya takımından farkı yoktu.Birbirine yabancı topçular sahada şaşkın ördekler gibi dolaşıp durdular. Bülent Uygun'un Meşhur türbülans antreman sistemine alışkın olmayan Sivas'ın yeni topçuları rakip futbolcular karşısında hiçbir ikili mücadeleyi kazanamadılar..Bir hoca Ersen MArtin'i transfer ederek ve oynatarak nasıl intihar eder ?
Bir Hoca Balili gibi Pır pır (bi blogta okumuştum bu tabiri Hah tam uygun kelimeler demiştim hangisi blog olduğunu hatırlamıyorum) oyuncuyu nasıl gönderir,bir hoca Yasin ve Sedat'tan Billica verimi alacağını nasıl umut eder.
Bir Hoca Petkoviç üstünde neden bu kadar durur ? Ben beğenmiyorum Petkoviçi küçük takım kalecisi atletik yapılı Yugoslav olmalı ya da Kolombiyalı Martinez gibi bir kaleci olmalı.Anderlecht takımı da hakketten iyi takımmış.Tempo Tempo Tempo durmadılar.Akıllı oynadılar ve kolayca farka gittiler.Suarez,Boussoufa Sivassporluların başını döndürürken bu futbolcuları çok beğenenlere hemen söyleyelim Türkiye'de iş yapmazlar.
Televizyon Allah'tan basın toplantısını vermedi kim bilir Bülent Hoca gene neler saçmaladı.Yarın okuruz gazetelerden artık.Yazının başlığı nasıl ama Fotomaç özentiliğinin dışa vurumu.
28 Temmuz 2009 Salı
Maça Kozlar Delgado'da
Sözleşmesinin dondurulması gündemde olan Delgado masanın karşısında oturan Beşiktaş'a karşı tüm kozları elinde bulunduruyor.
Delgado'nun maça Kozları;
Maça As; Seneliği 2 milyon 100 bin Avro dan 2011 sezon sonuna kadar devam eden kapı gibi sözleşme,
Maça Papaz; Beşiktaş'ın yabancı kontenjanının dolu olması,
Maça Kız; Mustafa Denizli'nin yeni bir yabancı ortasaha oyuncusu istemesi,
Maça Velet; Liglerin başlaması çok az bir süre kalması,
Maça Onlu; Seyircinin transfer de transfer diye tutturması,yönetimin bomba transferle kombine satışları artırma isteği,
Maça Dokuzlu; Basının gazı,
Oyunun adı batak; tüm kozlar Delgado'da.
Dolayısıyla oyunun gidişatını da Delgado ve Menajer olan babası belirleyecek.
Kozları bilerek Delgado'ya veren yönetimimizin ise eli kolu bağlı.
Hergün basında çıkan Delgado sözleşmesinin dondurulmasına dünden razı haberleri komik.
Bu oyunun sonucunda ne olur;
Ya biz Delgado'nun alacaklarının tümünü ödeyerek sözleşmesini fesih yoluna gideriz ya da Delgado oturduğu yerden parasını tıkır tıkır alır.Yabancı transferi de başka bahara kalır.
Benim korkum ise Delgado'nun yerine gene onun tarzında işyapmayan bir oyuncunun milyon Avrolara alınması..Sosa,Dos Santos,Buonemotte gibi...
Bu batak oyunu yönetimde kalır.Hayırlısı ne diyelim.
Delgado'nun maça Kozları;
Maça As; Seneliği 2 milyon 100 bin Avro dan 2011 sezon sonuna kadar devam eden kapı gibi sözleşme,
Maça Papaz; Beşiktaş'ın yabancı kontenjanının dolu olması,
Maça Kız; Mustafa Denizli'nin yeni bir yabancı ortasaha oyuncusu istemesi,
Maça Velet; Liglerin başlaması çok az bir süre kalması,
Maça Onlu; Seyircinin transfer de transfer diye tutturması,yönetimin bomba transferle kombine satışları artırma isteği,
Maça Dokuzlu; Basının gazı,
Oyunun adı batak; tüm kozlar Delgado'da.
Dolayısıyla oyunun gidişatını da Delgado ve Menajer olan babası belirleyecek.
Kozları bilerek Delgado'ya veren yönetimimizin ise eli kolu bağlı.
Hergün basında çıkan Delgado sözleşmesinin dondurulmasına dünden razı haberleri komik.
Bu oyunun sonucunda ne olur;
Ya biz Delgado'nun alacaklarının tümünü ödeyerek sözleşmesini fesih yoluna gideriz ya da Delgado oturduğu yerden parasını tıkır tıkır alır.Yabancı transferi de başka bahara kalır.
Benim korkum ise Delgado'nun yerine gene onun tarzında işyapmayan bir oyuncunun milyon Avrolara alınması..Sosa,Dos Santos,Buonemotte gibi...
Bu batak oyunu yönetimde kalır.Hayırlısı ne diyelim.
26 Temmuz 2009 Pazar
Güçlü Ol Massa
240 km hız Osmanlı Yaylarının bir oku fırlatma hızı.
Bu hızla hedefe ulaşan ok ince bir zırhı kolayca delebilme özelliğine sahip.(Alman bilimadamlarının yaptığı bu deneyi YouTube da izleyebilirsiniz)
Massa 240 km hızla seyrederken öndeki araçtan kopan yay kaskının sol tarafına çarpıyor ve kaskını parçalıyor.Kask Massa'nın kafatasını korumada yetersiz kalırken kafatasında çatlak oluşan Massa,bilincini o anda kaybediyor.Ara ara frenle lastik bariyerlere çarpıp ancak durabiliyor.
Yayın Massa'ya zarar vermesindeki ana sebeb yayın o hızla çarpmasıyla Massa'ya uyguladığı 100 kiloluk kuvvet..Verilmiş sadakası varmış derler ya aynen öyle.
Çok üzüntücü verici bir olay.O kadar kafaya takmışım ki bugün yarışa konsantre bile olamadım.
Massa umarım normal vücut fonksiyonlarına tekrar kavuşur.
Bu hızla hedefe ulaşan ok ince bir zırhı kolayca delebilme özelliğine sahip.(Alman bilimadamlarının yaptığı bu deneyi YouTube da izleyebilirsiniz)
Massa 240 km hızla seyrederken öndeki araçtan kopan yay kaskının sol tarafına çarpıyor ve kaskını parçalıyor.Kask Massa'nın kafatasını korumada yetersiz kalırken kafatasında çatlak oluşan Massa,bilincini o anda kaybediyor.Ara ara frenle lastik bariyerlere çarpıp ancak durabiliyor.
Yayın Massa'ya zarar vermesindeki ana sebeb yayın o hızla çarpmasıyla Massa'ya uyguladığı 100 kiloluk kuvvet..Verilmiş sadakası varmış derler ya aynen öyle.
Çok üzüntücü verici bir olay.O kadar kafaya takmışım ki bugün yarışa konsantre bile olamadım.
Massa umarım normal vücut fonksiyonlarına tekrar kavuşur.
Askerlik arkadaşım Nihat
Az önce telefonda kuzen'le konuştum.
Askerliği yemiş bitirmiş.21 günde kapmış teskereyi.Dedim hayırlı olsun teskeren.
Ardından da hemen merakla sordum Nihat'ı gördün mü ?
Nihat mı bizim bölükteydi,yan koğuşta kalıyordu diye yanıtladı.
E dedim foto moto çektirmedin mi? Yok ya ne çektirecem dedi,adam kendini dünya yıldızı sanıyor.Milleti toplamış etrafına fotoğraf çektirenler,imza alanlar.Adam iyicene havalara girdi.(kuzende Beşiktaşlıdır)
Dedim adam zaten dünya yıldızı değil mi? Dedi dünya yıldızı evet.Yanına verdiler bir posta ,eğitime ve sabah koşularına bile katılmadı.Kendi başına antreman yaptı 21 gün boyunca.Nihat 3 gün geç teslim olunca 3 günde geç terhis olmuş normal olarak.
Benim de Erzincan'da (sene 99) askerlik yaptığım dönemde eski Fenerli Tunçay bizim bölükteydi.Kendisi Elazığ sporun topçusu olduğundan askerliği Elazığ'a yakın bir şehir olan Erzincan'da fotoğraf çektirerek tamamladı.Bizim bölükte olmasına karşın 1-2 defa gördüm adamı sonra nereye kayboldu bilmiyorum.Kesin Topçu Tugayının futbol takımına alınmıştı da üzerinden uzun süre geçtiği için hatırlamıyorum.Tunçay'la fenerli olmasına rağmen fotoğraf çektirmiştim.Ama fotoğrafta bulunan diğer asker arkadaşım bana fotonun bir kopyasını vermemişti.Bak şimdi hatırladım olayı.Cüneyt fotoyu unuttum sanma..
Askerliği yemiş bitirmiş.21 günde kapmış teskereyi.Dedim hayırlı olsun teskeren.
Ardından da hemen merakla sordum Nihat'ı gördün mü ?
Nihat mı bizim bölükteydi,yan koğuşta kalıyordu diye yanıtladı.
E dedim foto moto çektirmedin mi? Yok ya ne çektirecem dedi,adam kendini dünya yıldızı sanıyor.Milleti toplamış etrafına fotoğraf çektirenler,imza alanlar.Adam iyicene havalara girdi.(kuzende Beşiktaşlıdır)
Dedim adam zaten dünya yıldızı değil mi? Dedi dünya yıldızı evet.Yanına verdiler bir posta ,eğitime ve sabah koşularına bile katılmadı.Kendi başına antreman yaptı 21 gün boyunca.Nihat 3 gün geç teslim olunca 3 günde geç terhis olmuş normal olarak.
Benim de Erzincan'da (sene 99) askerlik yaptığım dönemde eski Fenerli Tunçay bizim bölükteydi.Kendisi Elazığ sporun topçusu olduğundan askerliği Elazığ'a yakın bir şehir olan Erzincan'da fotoğraf çektirerek tamamladı.Bizim bölükte olmasına karşın 1-2 defa gördüm adamı sonra nereye kayboldu bilmiyorum.Kesin Topçu Tugayının futbol takımına alınmıştı da üzerinden uzun süre geçtiği için hatırlamıyorum.Tunçay'la fenerli olmasına rağmen fotoğraf çektirmiştim.Ama fotoğrafta bulunan diğer asker arkadaşım bana fotonun bir kopyasını vermemişti.Bak şimdi hatırladım olayı.Cüneyt fotoyu unuttum sanma..
25 Temmuz 2009 Cumartesi
Beşiktaş: 1 - Lyon: 1
Beşiktaş Lyon maçına ligin II.yarısında Fenerbahçe'ye 1-2 yenildiği maçın taktik dizilişle çıktı.
Geçen sezon Chelsea'nin uyguladığı önliberosuz sistem maalesef Beşiktaş'lı oyuncuların yetersizliğinden bize 1 gömlek büyük geldi.Bu sistemde zavallı Ernst'i 75 mt. de gidip gelirken gördük.Bobo,Tello,Holosko,Yusuf takım savunmasına katkıda bulunmazken bu koca bölgeyi savunmak Ernst'e ve Fink'e kaldı.Bu fantezi denemesi ilk yarı boyunca oyunun kontrolünün LYon'un elinde kalmasına neden oldu.Lyon Ernst-Fink ikilisiyle Beşiktaş defansı arasında kalan boş alanı yeterince değerlendiremedi.Bu alanı Sivok-Ferrari müthiş uyumlarıyla kapattılar.
II.yarının başlamasıyla beraber Denizli Ersnt'i defansın önüne çekerek fantezisinden vazgeçti.
Ve biraz biraz rakip alanda görünmeye başladık.
Yediğimiz gol Tello'nun kaptırdığı topla oldu.Takım kontra-atağa çıkacakken Tello topu ayağından çıkarmakta geçikti.Lyon'lu oyuncuların ani baskınıyla Tello topu kaptırınca biranda golü kendi kalemizde gördük.
Kornerden attığımız gol klasik Tello sert ortasına Nobre'nin düzgün kafa vuruşuyla geldi.
Bunun dışında Tello'nun durum 1-1 iken girdiği gol pozisyonu da Ahhh dedirtti.
İsmail'in şutunu da unutmamak lazım.Müthişti.Kaleci topu kornere zor çelerken arkasından gelen üst üste iki kornerle NoBre'nin golü geldi.
Beşiktaş'ın bu maçta göze çarpan en büyük problemi Denizli'nin ilk yarıda uygulattığı sistemden kaynaklanan defansımızın önündeki kontrol edilmeyen koca boş alan.Ernst'in rakip sahada pres yaparak bu bölgeyi boşaltması bizim 75 mt'de savunma yapmamıza yolaçtı.Bu durum II.yarı başlayana kadar devam etti.Tek tek oyuncuları değerlendirirsek.
1.İsmail Köybaşı Üzülmez'in 10 sezondur yapamadıklarını tek maça sığdırdı.Ayağa pas oynadı ileri çıktı şut attı.Üzülmez'in yıllardır futbolu katletmesine bu sezon İsmail dur diyecek sanki.
2.Bobo Efendi maçta yoktu.Ne pres yaptı ne defansa yardım etti ne şut çekti ne kanatlara giderek top taşıdı.BOBO sahada yoktu.Ernst yanında rakip defansa pres yaparken Bobo utanmadan izledi.Lütfen Defol git.
3.Serdar Özkan namı diğer Messi Serdar'dan ben geçen sezonda umudumu kesmiştim Denizli inatla forma vermeyi sürdürüyor. Serdar'ın Umursamazlığı had safhadaydı.Savunmadayken top kovalamadı hücumdayken aldığı her topu ezdi.Sol kanatta hiçbir varlık gösteremedi.Denizli'nin yanlış Serdar'ı kiralık gönderdiği gün gibi aşikar.
4.Tello Ve Yusuf rakip biraz tempolu ve fizikli olunca sahada kayboldular.Her ikiside şampiyonlar liginde Beşiktaş'a ne kadar katkı sağlar soru işareti.İlk yarı karşı kaleye gidemedik.Bunun en büyük nedeni de BObo,Tello Ve Yusuf'tu maalesef.
5.Holosko sağ kanatta hiçbirşey yapmadı.Savunmada riskli hareketleriyle yüreğimi ağzıma getirdi.
6. Sivok-Ferrari ikilisi çok güzel tuttu.Henüz daha ikinci maçları olmasına rağmen birbirlerine mükemmel uyum sağladılar..Beşiktaş'ın gelecek sezonda en büyük kozu bu iki oyuncu.
7.Ernst gene bıraktığı yerden devam.Lokomotif gibi.Zorlama pas atmasa top kaybı da yapmayacaktı.Fink ise ikinci planda kaldı.Rakip şutuna cansiparane müdahalesi suratında patladı.Gene rakibe sert yerden yaptığı müdahale çok hoşuma gitti.Fink uzun toplarını Holosko'nun koşu yoluna atması lazımdı anacak bugün rakip LYON'du ve beklediklerimi yapmadı ilerleyen günlerde patlama bekliyorum.
8.Nobre-Bobo ikisi bir tane nokta Santrafor etmiyor.Birde buna Nihat'ı eklerseniz bence 3 tanesinden bir Coelho Jackson verimi alınmaz.Yazık gerçekten.
Sonuç:Beşiktaş'ın transferde ilk tercihi Ernst'in bölgesine olmalı.Ernst'in olmadığı maçlarda onun yokluğunu ancak Aurelio giderir.
II. S.o.S veren bölge defans Sivok-Ferrari-Toraman üçlüsü ile koca sezon gitmez.
Ernst'in Sivok'un Toraman'ın Ferari'nin 45 maçta tam kapasite oynamalarını beklemek büyük risktir.
Sonsöz; Maç yorumu sezon öncesinde sizlere biraz ağır gelebilir.Olsun biz yanılalım takımımız başarılı olsun.Mustafa Denizli'ye güvenim sonsuzdur.Eminim ilerleyen günlerde karşısına çıkan sorunları rahatlıkla çözecektir..
Geçen sezon Chelsea'nin uyguladığı önliberosuz sistem maalesef Beşiktaş'lı oyuncuların yetersizliğinden bize 1 gömlek büyük geldi.Bu sistemde zavallı Ernst'i 75 mt. de gidip gelirken gördük.Bobo,Tello,Holosko,Yusuf takım savunmasına katkıda bulunmazken bu koca bölgeyi savunmak Ernst'e ve Fink'e kaldı.Bu fantezi denemesi ilk yarı boyunca oyunun kontrolünün LYon'un elinde kalmasına neden oldu.Lyon Ernst-Fink ikilisiyle Beşiktaş defansı arasında kalan boş alanı yeterince değerlendiremedi.Bu alanı Sivok-Ferrari müthiş uyumlarıyla kapattılar.
II.yarının başlamasıyla beraber Denizli Ersnt'i defansın önüne çekerek fantezisinden vazgeçti.
Ve biraz biraz rakip alanda görünmeye başladık.
Yediğimiz gol Tello'nun kaptırdığı topla oldu.Takım kontra-atağa çıkacakken Tello topu ayağından çıkarmakta geçikti.Lyon'lu oyuncuların ani baskınıyla Tello topu kaptırınca biranda golü kendi kalemizde gördük.
Kornerden attığımız gol klasik Tello sert ortasına Nobre'nin düzgün kafa vuruşuyla geldi.
Bunun dışında Tello'nun durum 1-1 iken girdiği gol pozisyonu da Ahhh dedirtti.
İsmail'in şutunu da unutmamak lazım.Müthişti.Kaleci topu kornere zor çelerken arkasından gelen üst üste iki kornerle NoBre'nin golü geldi.
Beşiktaş'ın bu maçta göze çarpan en büyük problemi Denizli'nin ilk yarıda uygulattığı sistemden kaynaklanan defansımızın önündeki kontrol edilmeyen koca boş alan.Ernst'in rakip sahada pres yaparak bu bölgeyi boşaltması bizim 75 mt'de savunma yapmamıza yolaçtı.Bu durum II.yarı başlayana kadar devam etti.Tek tek oyuncuları değerlendirirsek.
1.İsmail Köybaşı Üzülmez'in 10 sezondur yapamadıklarını tek maça sığdırdı.Ayağa pas oynadı ileri çıktı şut attı.Üzülmez'in yıllardır futbolu katletmesine bu sezon İsmail dur diyecek sanki.
2.Bobo Efendi maçta yoktu.Ne pres yaptı ne defansa yardım etti ne şut çekti ne kanatlara giderek top taşıdı.BOBO sahada yoktu.Ernst yanında rakip defansa pres yaparken Bobo utanmadan izledi.Lütfen Defol git.
3.Serdar Özkan namı diğer Messi Serdar'dan ben geçen sezonda umudumu kesmiştim Denizli inatla forma vermeyi sürdürüyor. Serdar'ın Umursamazlığı had safhadaydı.Savunmadayken top kovalamadı hücumdayken aldığı her topu ezdi.Sol kanatta hiçbir varlık gösteremedi.Denizli'nin yanlış Serdar'ı kiralık gönderdiği gün gibi aşikar.
4.Tello Ve Yusuf rakip biraz tempolu ve fizikli olunca sahada kayboldular.Her ikiside şampiyonlar liginde Beşiktaş'a ne kadar katkı sağlar soru işareti.İlk yarı karşı kaleye gidemedik.Bunun en büyük nedeni de BObo,Tello Ve Yusuf'tu maalesef.
5.Holosko sağ kanatta hiçbirşey yapmadı.Savunmada riskli hareketleriyle yüreğimi ağzıma getirdi.
6. Sivok-Ferrari ikilisi çok güzel tuttu.Henüz daha ikinci maçları olmasına rağmen birbirlerine mükemmel uyum sağladılar..Beşiktaş'ın gelecek sezonda en büyük kozu bu iki oyuncu.
7.Ernst gene bıraktığı yerden devam.Lokomotif gibi.Zorlama pas atmasa top kaybı da yapmayacaktı.Fink ise ikinci planda kaldı.Rakip şutuna cansiparane müdahalesi suratında patladı.Gene rakibe sert yerden yaptığı müdahale çok hoşuma gitti.Fink uzun toplarını Holosko'nun koşu yoluna atması lazımdı anacak bugün rakip LYON'du ve beklediklerimi yapmadı ilerleyen günlerde patlama bekliyorum.
8.Nobre-Bobo ikisi bir tane nokta Santrafor etmiyor.Birde buna Nihat'ı eklerseniz bence 3 tanesinden bir Coelho Jackson verimi alınmaz.Yazık gerçekten.
Sonuç:Beşiktaş'ın transferde ilk tercihi Ernst'in bölgesine olmalı.Ernst'in olmadığı maçlarda onun yokluğunu ancak Aurelio giderir.
II. S.o.S veren bölge defans Sivok-Ferrari-Toraman üçlüsü ile koca sezon gitmez.
Ernst'in Sivok'un Toraman'ın Ferari'nin 45 maçta tam kapasite oynamalarını beklemek büyük risktir.
Sonsöz; Maç yorumu sezon öncesinde sizlere biraz ağır gelebilir.Olsun biz yanılalım takımımız başarılı olsun.Mustafa Denizli'ye güvenim sonsuzdur.Eminim ilerleyen günlerde karşısına çıkan sorunları rahatlıkla çözecektir..
24 Temmuz 2009 Cuma
Deco Haberleri
Fotomaç Gazetesinin acar muhabiri Fatih Doğan'ın Beşiktaş'ın kamp yaptığı İspanya'dan Stvhaber kanalına verdiği bilgileri aklımda kaldığınca yazıyorum:
1.Haber: Beşiktaş Delgado'nun alacaklarını ödemeyi kabul ederek sözleşmesini 1 yıllığına dondurdu.
2.Haber: Beşiktaş Delgado'nun yerine düşündüğü Bayern'li Sosa'dan,Sosa'nın bu transferi sıcak bakmaması üzerine vazgeçmiş.Beşiktaş Sosa'yı 1 yıllığına kiralamak istemiş ama 23 yaşındaki oyuncu bu teklifi geri çevirmiş.
3.Haber: Deco ile alakalı.Galatasaray'ın Deco transferi için Londra'ya temsilci göndermesi üzerine harekete geçen Beşiktaş,Başkan Yıldırım Demirören'in yakın arkadaşı Beşiktaş kongre üyesi Azeri işadamı Mansimov'u(Abromoviç'le Kankaymışlar) da araya sokarak Deco için Chelsea'ye1 yıllık kiralama bedeli olarak 2 milyon Pound önermiş.Deco'ya 1 seneliğine teklif edilen rakam ise 3 milyon Pound.Galatasaray bu transferde Rijkaart'ın Deco ile yakın ilişkisine güveniyormuş.Beşiktaş ise Şampiyonlar liginde oynayacak olmasına.
Benim Görüşüm; Bu haberleri yarın spor gazetelerinde geniş biçimde okuruz.Deco'nun Türkiye'ye gelmesi konusu bana göre tartışılacak konu bile değil.Deco'nun zaten sözleşmesi Chelsea ile devam ediyor.Hem Chelsea'den ayrılmak istese bile son seçeceği yer bana göre Züper lig olur.Züper Lig'te oynayan futbolcu da dünya futbol piyasasından uzak kalır.Ayrıca Züper lig'te ki istatistikleriniz ne kadar iyi olursa olsun bunun Avrupalı kluplerce bir anlamı olmaz.Avrupalı klupler 1 sezonunu Türkiye'de geçirmiş Deco'ya 1 seneliğini boşa geçirmiş gözüyle bakarlar.
Ha bu haberler Beşiktaş taraftarını 1 hafta oyalar.
Gelirse süper olur,forma satışlarımız artar,ortasahamız güçlenir,medyada daha fazla yer alırız, yorumları yapılır.İşin özü bu haberden millete eğlence çıkar.Bir süre sonrada rüya biter.
Deco Chelsea'de oynamak istemez ise nereye gider?Mancester City olabilir,hatta havada kaparlar.City olmassa,İnter ne olur ne olmaz diye transfer eder.O da olmassa İspanya'nın orta halli bir takımına transfer olur.O da olmassa en kötü ihtimalle Rusya'ya gider.
Bense Deco'nun bize transfer olamama ihtimalini seviyorum.Bu futbolcuyu beğenmeyenlerdenim.
1.Haber: Beşiktaş Delgado'nun alacaklarını ödemeyi kabul ederek sözleşmesini 1 yıllığına dondurdu.
2.Haber: Beşiktaş Delgado'nun yerine düşündüğü Bayern'li Sosa'dan,Sosa'nın bu transferi sıcak bakmaması üzerine vazgeçmiş.Beşiktaş Sosa'yı 1 yıllığına kiralamak istemiş ama 23 yaşındaki oyuncu bu teklifi geri çevirmiş.
3.Haber: Deco ile alakalı.Galatasaray'ın Deco transferi için Londra'ya temsilci göndermesi üzerine harekete geçen Beşiktaş,Başkan Yıldırım Demirören'in yakın arkadaşı Beşiktaş kongre üyesi Azeri işadamı Mansimov'u(Abromoviç'le Kankaymışlar) da araya sokarak Deco için Chelsea'ye1 yıllık kiralama bedeli olarak 2 milyon Pound önermiş.Deco'ya 1 seneliğine teklif edilen rakam ise 3 milyon Pound.Galatasaray bu transferde Rijkaart'ın Deco ile yakın ilişkisine güveniyormuş.Beşiktaş ise Şampiyonlar liginde oynayacak olmasına.
Benim Görüşüm; Bu haberleri yarın spor gazetelerinde geniş biçimde okuruz.Deco'nun Türkiye'ye gelmesi konusu bana göre tartışılacak konu bile değil.Deco'nun zaten sözleşmesi Chelsea ile devam ediyor.Hem Chelsea'den ayrılmak istese bile son seçeceği yer bana göre Züper lig olur.Züper Lig'te oynayan futbolcu da dünya futbol piyasasından uzak kalır.Ayrıca Züper lig'te ki istatistikleriniz ne kadar iyi olursa olsun bunun Avrupalı kluplerce bir anlamı olmaz.Avrupalı klupler 1 sezonunu Türkiye'de geçirmiş Deco'ya 1 seneliğini boşa geçirmiş gözüyle bakarlar.
Ha bu haberler Beşiktaş taraftarını 1 hafta oyalar.
Gelirse süper olur,forma satışlarımız artar,ortasahamız güçlenir,medyada daha fazla yer alırız, yorumları yapılır.İşin özü bu haberden millete eğlence çıkar.Bir süre sonrada rüya biter.
Deco Chelsea'de oynamak istemez ise nereye gider?Mancester City olabilir,hatta havada kaparlar.City olmassa,İnter ne olur ne olmaz diye transfer eder.O da olmassa İspanya'nın orta halli bir takımına transfer olur.O da olmassa en kötü ihtimalle Rusya'ya gider.
Bense Deco'nun bize transfer olamama ihtimalini seviyorum.Bu futbolcuyu beğenmeyenlerdenim.
Forma Meselesi
Adnan Menderes Havalimanı dış hatlar terminaline işiniz düşerse İngiliz turistleri 50 mt öteden kolayca farkedersiniz.
Farkedilme nedenlerinde arasında Keltoş kafaları,alkolden kırmızılaşmış suratları,küpeleri,dövmeleri yer alsada her zaman ilk sırayı üzerindeki formaları alır.
Adam üzerinde Sunderland'in klasik kırmızı beyaz formasıyla seyahat etmiştir.Forma Umbro'dur.Ancak ne hikmetse kumaşı kaliteli ve renkleri pasteldir.Bir türlü Umbro'nun Beşiktaş için yaptığı ürünler ile bağlantı kuramassınız.
Ya Blackburn Rovers'ın klasik Mavi beyaz formasına ne demeli..İlk gördüğünde çarpar adamı.Arkasında Kırmızı renk kullanılarak yazılmış forma numarası ve önündeki reklam formaya ayrı bir hava katar.Gene Umbro.
Bizim evde hepsi orjinal 6 tane forma var.
..İrlanda milli takım forması (umbro) yukarıdaki resim
..Stutgart'ın klasik forması (puma)
..Feyenord kırmızı beyaz parçalı forması (Kappa)
..Bayern Münih altın sarısı (adidas)
..Werder Bremen (Kappa)
..Juventus çubuklu (Nike)
..Almanya Milli takım forması klasik siyah beyaz (Adidas) 6 forma var demiştim 7 oldu.
Bu formalar içinde en çok sevdiği İrlanda milli takım forması.Yeşili başka yeşil kumaşı ayrı güzel.Terletmeyen cinsten.Sahil kenarına indiğinizde ister istemez ilgi odağı oluyorsunuz.Bu formayı yapan Umbro geçen sezona kadar Beşiktaş içinde forma üretiyordu ve hiçbir zaman Türkiye pazarında Beşiktaş için İrlanda Milli takım forması kadar kaliteli mal üretmedi.Bende Umbro üretimi Beşiktaş forması almadım.
İkinci favori formam Feyenord'un Klasik kırmızı beyaz forması.Forma üzerindeki reklam kabartma şeklinde özenle yapılmış.Muhteşem bir kesimi var.Eee nede olsa Kappa.Bu sezon öncesi de Feyenord'un forma dizaynlarını merakla bekledim ve Puma yapımı formaları muhteşem buldum.
Henüz Beşiktaş formalarını yakından görme imkanım olmadı.Bakalım Adidas ne yapmış onu da görecez yakında..
Sonsözler;Forma kumaşının kalitesinden kısıp üçkuruş daha fazla para kazanma uğruna kalitesiz ürünler sunan,Avrupalı klublerin kaliteli formalarıyla kalitesiz formaları aynı fiyata satmaya çalışan taraftarı inek gibi sağmaya çalışan klüb yöneticilerimizi protesto ediyorum.
Farkedilme nedenlerinde arasında Keltoş kafaları,alkolden kırmızılaşmış suratları,küpeleri,dövmeleri yer alsada her zaman ilk sırayı üzerindeki formaları alır.
Adam üzerinde Sunderland'in klasik kırmızı beyaz formasıyla seyahat etmiştir.Forma Umbro'dur.Ancak ne hikmetse kumaşı kaliteli ve renkleri pasteldir.Bir türlü Umbro'nun Beşiktaş için yaptığı ürünler ile bağlantı kuramassınız.
Ya Blackburn Rovers'ın klasik Mavi beyaz formasına ne demeli..İlk gördüğünde çarpar adamı.Arkasında Kırmızı renk kullanılarak yazılmış forma numarası ve önündeki reklam formaya ayrı bir hava katar.Gene Umbro.
Bizim evde hepsi orjinal 6 tane forma var.
..İrlanda milli takım forması (umbro) yukarıdaki resim
..Stutgart'ın klasik forması (puma)
..Feyenord kırmızı beyaz parçalı forması (Kappa)
..Bayern Münih altın sarısı (adidas)
..Werder Bremen (Kappa)
..Juventus çubuklu (Nike)
..Almanya Milli takım forması klasik siyah beyaz (Adidas) 6 forma var demiştim 7 oldu.
Bu formalar içinde en çok sevdiği İrlanda milli takım forması.Yeşili başka yeşil kumaşı ayrı güzel.Terletmeyen cinsten.Sahil kenarına indiğinizde ister istemez ilgi odağı oluyorsunuz.Bu formayı yapan Umbro geçen sezona kadar Beşiktaş içinde forma üretiyordu ve hiçbir zaman Türkiye pazarında Beşiktaş için İrlanda Milli takım forması kadar kaliteli mal üretmedi.Bende Umbro üretimi Beşiktaş forması almadım.
İkinci favori formam Feyenord'un Klasik kırmızı beyaz forması.Forma üzerindeki reklam kabartma şeklinde özenle yapılmış.Muhteşem bir kesimi var.Eee nede olsa Kappa.Bu sezon öncesi de Feyenord'un forma dizaynlarını merakla bekledim ve Puma yapımı formaları muhteşem buldum.
Henüz Beşiktaş formalarını yakından görme imkanım olmadı.Bakalım Adidas ne yapmış onu da görecez yakında..
Sonsözler;Forma kumaşının kalitesinden kısıp üçkuruş daha fazla para kazanma uğruna kalitesiz ürünler sunan,Avrupalı klublerin kaliteli formalarıyla kalitesiz formaları aynı fiyata satmaya çalışan taraftarı inek gibi sağmaya çalışan klüb yöneticilerimizi protesto ediyorum.
23 Temmuz 2009 Perşembe
Takımdaşlığın İçgüdüsel Nedenleri
Yazıyı kaleme alırken Tübitak yayınlarından çıkan Carl Sagan'ın ''Milyarlarca ve Milyarlarca'' adlı kitabından yararlandım.
Yontma Taş çağından bu yana milyonlarca yıl boyunca erkek atalarımız oradan oraya dolaşıp duruyor,güvercinlere taş atıyor,yavru antilopların peşinden koşarak yakalayıp yere deviriyorlar;haykıran,koşturan avcılar tek sıra halinde dizilip,ürkmüş bir yaban domuzu sürüsünü korkutup rüzgara karşı sürmeye çalışıyor.Kendilerinin ve ailelerinin yaşamları avcılık becerilerine ve ekip çalışmasına bağlı,tarım ve hayvancılık henüz gelişmemiş.Erkekler avlanmalı,ailelerine bakmalı,ayrıca korumalı.İyi avcı aynı zamanda iyi savaşçı demek.Kadınlar ise Erkeklerin uzun av partilerinde olduğu zamanda mağaralarda diğer aile fertleriyle ilgileniyor.Kadınlar Avlara katılmadıklarından takımdaşlık duyguları yeterince gelişmiyor.Doğal olarak da futbol gibi ekip oyunlarına da ilgi duymuyorlar.İlgilenen erkekleri de bir türlü anlamıyorlar.
Açlığa karşı tek çarenin hayvanları öldürmek olduğu 10.000 kuşaklık bir zaman diliminden sonra,bu eğilimler hala içimizde olmalı.Bunları dolaylı da olsa uygulamaya koymayı şiddetli arzularız.Bunun en güzel ve medeni yolu takım sporlarıdır.
Benliklerimizin bir yanı bir grup yakın arkadaşla cüretkar ve korkusuz bir maceraya atılmak için tutuşur. Bu duyguları dışa vurmanın spordan başka yolları;Çatıdan çatıya atlamak,kasksız motosiklete binmek gibi.Avlanma içgüdümüzü hizaya getirecek bir gücün olmaması halinde bu eski içgüdüler yoldan çıkabilir.(toplumlardaki cinayet oranının arması)Hala içimizde bir kalıntısı olan öldürme tutkusunun insanlara karşı kullanmamamaya çalışırız.Ama her zaman başarılı olamayız.
Avlanma içgüdümüzü futbol maçlarında ortaya çıktığını çok rahat gözlemleyebilirsiniz.
Ya da Avlanan takımın oyuncusu olmadığımız halde kendi av takımımızın kazanmasını isteyen taraftarları düşünün.Çok sık duyduğumuz sözlerdir.Okumuş adam Doktor olmuş yada Öğretmen ama stadyuma girince yada tv başında maç izlemeye oturunca başka biri oluyor,vahşileşiyor.Aslında şaşılacak birşey yok.Bizler atalarımızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü avlanma geleneğini bir başka yolla devam ettimeye çalışıyoruz.İçgüdülerimize karşı gelemeyeceğimize göre avlanmak yerine takım sporlarına yöneliyoruz onu da yapamazsak bir av takımı pardon bir futbol takımı tutuyoruz.
Tüm dünyada avcı toplayıcı grupların yaşadıkları çevre ve kültür farklılıkları çerçevesinde benzer isimler aldıkları görülür.bunlara Totem denir.
Bir şehirle bağlantılı olan takımların şöyle isimleri vardır:Detroit kaplanları,Chicago Ayıları yadaKarakartallar,Sarıkanaryalar(avcı gruplara yakışmayan bir totem hatta garip),Aslanlar
Galatasaray'a uygun ama hikayesi olmadan konulduğundan köksüz,eşekarıları,atmacalar,devler,LAkeR's(gölcüler,gölde avlananlar anlamında),Koçlar,Yankeeler.......bir avcı grubu pardon taraftar grubu Çarşı..Kollektif uyumun zirvesi.Birlikte olmalılar hep güçlü olmalılar karşı grubun avcılarını sesle yıldırmalılar.İçgüdülerini tatmin etmeliler.
Diğerlerine ne demeli ? Herhangi bir takım sporuna ilgi duymayanlara ? Yanlız yaşayanlara..Avlanma içgüdülerini doğrudan insan avlayarak giderenlere ruh hastası manyaklara Ed Geinlere,Ian Grandylere,Dr.Holmeslara,Haarmannlara..Onlar da başka bir yazının konusu.
Bu yazı futbol fanatikliğini anlayamayan Kadınlar ile takım tutmayan,avlanmayı sevmeyen heyecansız,ruhsuz erkeklere adanmıştır.
Yontma Taş çağından bu yana milyonlarca yıl boyunca erkek atalarımız oradan oraya dolaşıp duruyor,güvercinlere taş atıyor,yavru antilopların peşinden koşarak yakalayıp yere deviriyorlar;haykıran,koşturan avcılar tek sıra halinde dizilip,ürkmüş bir yaban domuzu sürüsünü korkutup rüzgara karşı sürmeye çalışıyor.Kendilerinin ve ailelerinin yaşamları avcılık becerilerine ve ekip çalışmasına bağlı,tarım ve hayvancılık henüz gelişmemiş.Erkekler avlanmalı,ailelerine bakmalı,ayrıca korumalı.İyi avcı aynı zamanda iyi savaşçı demek.Kadınlar ise Erkeklerin uzun av partilerinde olduğu zamanda mağaralarda diğer aile fertleriyle ilgileniyor.Kadınlar Avlara katılmadıklarından takımdaşlık duyguları yeterince gelişmiyor.Doğal olarak da futbol gibi ekip oyunlarına da ilgi duymuyorlar.İlgilenen erkekleri de bir türlü anlamıyorlar.
Açlığa karşı tek çarenin hayvanları öldürmek olduğu 10.000 kuşaklık bir zaman diliminden sonra,bu eğilimler hala içimizde olmalı.Bunları dolaylı da olsa uygulamaya koymayı şiddetli arzularız.Bunun en güzel ve medeni yolu takım sporlarıdır.
Benliklerimizin bir yanı bir grup yakın arkadaşla cüretkar ve korkusuz bir maceraya atılmak için tutuşur. Bu duyguları dışa vurmanın spordan başka yolları;Çatıdan çatıya atlamak,kasksız motosiklete binmek gibi.Avlanma içgüdümüzü hizaya getirecek bir gücün olmaması halinde bu eski içgüdüler yoldan çıkabilir.(toplumlardaki cinayet oranının arması)Hala içimizde bir kalıntısı olan öldürme tutkusunun insanlara karşı kullanmamamaya çalışırız.Ama her zaman başarılı olamayız.
Avlanma içgüdümüzü futbol maçlarında ortaya çıktığını çok rahat gözlemleyebilirsiniz.
Ya da Avlanan takımın oyuncusu olmadığımız halde kendi av takımımızın kazanmasını isteyen taraftarları düşünün.Çok sık duyduğumuz sözlerdir.Okumuş adam Doktor olmuş yada Öğretmen ama stadyuma girince yada tv başında maç izlemeye oturunca başka biri oluyor,vahşileşiyor.Aslında şaşılacak birşey yok.Bizler atalarımızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü avlanma geleneğini bir başka yolla devam ettimeye çalışıyoruz.İçgüdülerimize karşı gelemeyeceğimize göre avlanmak yerine takım sporlarına yöneliyoruz onu da yapamazsak bir av takımı pardon bir futbol takımı tutuyoruz.
Tüm dünyada avcı toplayıcı grupların yaşadıkları çevre ve kültür farklılıkları çerçevesinde benzer isimler aldıkları görülür.bunlara Totem denir.
Bir şehirle bağlantılı olan takımların şöyle isimleri vardır:Detroit kaplanları,Chicago Ayıları yadaKarakartallar,Sarıkanaryalar(avcı gruplara yakışmayan bir totem hatta garip),Aslanlar
Galatasaray'a uygun ama hikayesi olmadan konulduğundan köksüz,eşekarıları,atmacalar,devler,LAkeR's(gölcüler,gölde avlananlar anlamında),Koçlar,Yankeeler.......bir avcı grubu pardon taraftar grubu Çarşı..Kollektif uyumun zirvesi.Birlikte olmalılar hep güçlü olmalılar karşı grubun avcılarını sesle yıldırmalılar.İçgüdülerini tatmin etmeliler.
Diğerlerine ne demeli ? Herhangi bir takım sporuna ilgi duymayanlara ? Yanlız yaşayanlara..Avlanma içgüdülerini doğrudan insan avlayarak giderenlere ruh hastası manyaklara Ed Geinlere,Ian Grandylere,Dr.Holmeslara,Haarmannlara..Onlar da başka bir yazının konusu.
Bu yazı futbol fanatikliğini anlayamayan Kadınlar ile takım tutmayan,avlanmayı sevmeyen heyecansız,ruhsuz erkeklere adanmıştır.
22 Temmuz 2009 Çarşamba
Aylak Adam
Yaman adamdı bu dilenci.insanların işten dönerken ucuza huzur satın aldıklarını biliyordu.Cumartesileri,pazarları gelmiyordu.Bugün neydi? Gün adlarıyla ilgisi yoktu.Onu üç gündür gördüğüne göre çarşamba olması gerekirdi.''Bir de sabahları bir kız okulunun önünde dileniyorsa alnından öpecem onu.Yufka yüreklidirler.Ucuza numara alırlar.''Kişioğlu böyleydi.Kimi dilenmek,kimi sadaka bvermek zorundaydı.Demin otomobille giden kadın sıcak bir sevgiye değil,etini satmaya gitmişti.Artık her şeyi kötüye yoruyordu.
Arkadaş tavsiyesinin kurbanıyım.Aylak Adam'ın17. baskısını neredeyse üç aydır okumaya çalışıyorum.Kitap 160 sayfa olmasına rağmen gitmiyor,bitmiyor.Ancak bugün bitirebildim.Yazarın derdi yabancılaşma ve yalnızlık..Kitabın kahramanı C. (yazar böyle tanımlıyor) sıkıntılarından kurtulma yolunu arıyor ancak ne yapacağı konusunda kararsız, çaresiz,mutsuz ve de insanlara uzak biri.Kitabı okudukça sıkıntılarınız katlanıyor.Hayatımda okuduğum en anlamsız kitaplardan biri.Bu kitap 1957-58 Yunus Nadi Roman Armağanında ikincilik ödülü almış.Sıkıcılığı ödül almasından belli yaygın önyargısı bende de var.Çok satan ve ödül almış kitaplardan hep uzak durmaya çalışırdım fakat bu sefer olmadı arkadaşa uydum popülerliğine kanıp okudum,sonuç hayalkırıklığı.
Neşenizi çalan bir kitap,ben bu kitabı böyle tanımlıyorum.
Tavsiyemde sakın okumayın zamanınıza paranıza yazık.
Issız Adam filminin senaryo yazarı Aylak Adam'dan etkilenmiş olabilir mi o da ayrı bir mevzu..
Arkadaş tavsiyesinin kurbanıyım.Aylak Adam'ın17. baskısını neredeyse üç aydır okumaya çalışıyorum.Kitap 160 sayfa olmasına rağmen gitmiyor,bitmiyor.Ancak bugün bitirebildim.Yazarın derdi yabancılaşma ve yalnızlık..Kitabın kahramanı C. (yazar böyle tanımlıyor) sıkıntılarından kurtulma yolunu arıyor ancak ne yapacağı konusunda kararsız, çaresiz,mutsuz ve de insanlara uzak biri.Kitabı okudukça sıkıntılarınız katlanıyor.Hayatımda okuduğum en anlamsız kitaplardan biri.Bu kitap 1957-58 Yunus Nadi Roman Armağanında ikincilik ödülü almış.Sıkıcılığı ödül almasından belli yaygın önyargısı bende de var.Çok satan ve ödül almış kitaplardan hep uzak durmaya çalışırdım fakat bu sefer olmadı arkadaşa uydum popülerliğine kanıp okudum,sonuç hayalkırıklığı.
Neşenizi çalan bir kitap,ben bu kitabı böyle tanımlıyorum.
Tavsiyemde sakın okumayın zamanınıza paranıza yazık.
Issız Adam filminin senaryo yazarı Aylak Adam'dan etkilenmiş olabilir mi o da ayrı bir mevzu..
Beşiktaş-Calcio Catania Maçı
Biraz önce Catania Maçını BJK Tv'de tekrar izledim.
Maç boyunca gözüme çarpan en büyük eksikliği yazayım istedim.
İsmail-Ferrari-Sivok-Erhan'lı defans dörtlüsünün önünde oynaması gereken tek çapa önlibero Mustafa Denizli tarafından bu maçta es geçilmiş.Defansın önünde oynayan Uğur-Ernst-Fink defansif ortasaha özelliklerine sahip üç oyuncu.Ancak bu oyunculardan hiçbir tanesi Denizli tarafından Önlibero görevine soyundurulmamış.
Önliberosuz tavşan sistem ortasaha ile defans arasında 20-30 mt lik boş alana sebeb olurken CataniA'lı oyuncular bu boş alanı derinlemesine paslarla çok iyi değerlendirerek özellikle Ferrari'yi zor durumda bıraktılar.
Nitekim daha ilk yarı bitmeden Denizli defansın önüne bir önlibero atamak yerine Sivok ile Ferrari'nin yerini değiştirdi.Denizli bu bölgedeki rakip etkinliğinde Ferrari'nin hatalarına bağladı ve bana göre yerden göğe kadar yanıldı.Maçın ilerleyen dakikalarında ise Sivok ve Ferrari maçın başındaki yerlerine döndüler.
Sonuç: 35 milyon Avroya malolan yeni 4'lü defansımızın önünde önlibero oynatmamak tam bir çılgınlıktı.Denizli maçın sonuna kadar bu kararından vazgeçmedi.Fink'i,Ernst'i rakip sahada pres yaparken gördük ama defansın önü bomboştu.
Cisse'nin gidişinden sonra Denizli'nin bu bölgeye Ernst'i çekeceğini sanıyordum ama yanılmışım.Barca bile Yaya Toure'yi defansın önünde sigorta olarak oynatıyor ama bizim Denizli gene tavşan peşinde..Cisse ayrılmasından sonra.(cisse'yi beğenenlerden değilim)İlerleyen günlerde herkes Ernst'in formsuzluğu üzerine eleştirilere başlar.Tek başına Ernst ne kadar o bölgenin yükünü çeker 45 maçın altından kalkabilir mi? çok zor.Mutlaka O bölgeye Aurelio alınmalı ve ortasaha yükü Ernst'le-Aurelio arasında paylaştırılmalıdır.Yoksa bize çok pahalıya mal olan defans dörtlüsü bu işin ceremesini çeker.
Ferrari'ye ağır diye eleştiri yöneltenler malesef defans önündeki bu gerçeği es geçmişler.
Yıldıray,Quresma,Buonomotte'yi isteyenler ben diyorum ki bu ortasaha Beşiktaş'ı gelecek sezon taşıyamaz.Mutlaka önlibero mevkiine 1 oyuncu daha alınmalı.Ernst,Necip-yarım önlibero Fink-enerjisiz oynayan İnceman'la bu gemi hedeflerine ULAŞAMAZ.
Şunu da söyleyelim Serdar Özkan'ı kadroda tutup Ortasahada kullanabilecğin Serdar Kurtuluş'u göndermekte gene benim anlayamadığım bir hamledir.
Önümüzdeki günlerde yapacağımız en iyi transfer Aurelio olur.
İkinci en iyi transfer Defansa yerli bir stoper olur.
Querasma falan gelirse de bu bizim sonumuz olur.Benim tahminim Türk Telekom ile yapılacak 25 milyon dolarlık anlaşma ile Queresma gibi yıldız bir oyuncunun getirilmesi düşünülüyor.İnşallah yanılırım.
Maç boyunca gözüme çarpan en büyük eksikliği yazayım istedim.
İsmail-Ferrari-Sivok-Erhan'lı defans dörtlüsünün önünde oynaması gereken tek çapa önlibero Mustafa Denizli tarafından bu maçta es geçilmiş.Defansın önünde oynayan Uğur-Ernst-Fink defansif ortasaha özelliklerine sahip üç oyuncu.Ancak bu oyunculardan hiçbir tanesi Denizli tarafından Önlibero görevine soyundurulmamış.
Önliberosuz tavşan sistem ortasaha ile defans arasında 20-30 mt lik boş alana sebeb olurken CataniA'lı oyuncular bu boş alanı derinlemesine paslarla çok iyi değerlendirerek özellikle Ferrari'yi zor durumda bıraktılar.
Nitekim daha ilk yarı bitmeden Denizli defansın önüne bir önlibero atamak yerine Sivok ile Ferrari'nin yerini değiştirdi.Denizli bu bölgedeki rakip etkinliğinde Ferrari'nin hatalarına bağladı ve bana göre yerden göğe kadar yanıldı.Maçın ilerleyen dakikalarında ise Sivok ve Ferrari maçın başındaki yerlerine döndüler.
Sonuç: 35 milyon Avroya malolan yeni 4'lü defansımızın önünde önlibero oynatmamak tam bir çılgınlıktı.Denizli maçın sonuna kadar bu kararından vazgeçmedi.Fink'i,Ernst'i rakip sahada pres yaparken gördük ama defansın önü bomboştu.
Cisse'nin gidişinden sonra Denizli'nin bu bölgeye Ernst'i çekeceğini sanıyordum ama yanılmışım.Barca bile Yaya Toure'yi defansın önünde sigorta olarak oynatıyor ama bizim Denizli gene tavşan peşinde..Cisse ayrılmasından sonra.(cisse'yi beğenenlerden değilim)İlerleyen günlerde herkes Ernst'in formsuzluğu üzerine eleştirilere başlar.Tek başına Ernst ne kadar o bölgenin yükünü çeker 45 maçın altından kalkabilir mi? çok zor.Mutlaka O bölgeye Aurelio alınmalı ve ortasaha yükü Ernst'le-Aurelio arasında paylaştırılmalıdır.Yoksa bize çok pahalıya mal olan defans dörtlüsü bu işin ceremesini çeker.
Ferrari'ye ağır diye eleştiri yöneltenler malesef defans önündeki bu gerçeği es geçmişler.
Yıldıray,Quresma,Buonomotte'yi isteyenler ben diyorum ki bu ortasaha Beşiktaş'ı gelecek sezon taşıyamaz.Mutlaka önlibero mevkiine 1 oyuncu daha alınmalı.Ernst,Necip-yarım önlibero Fink-enerjisiz oynayan İnceman'la bu gemi hedeflerine ULAŞAMAZ.
Şunu da söyleyelim Serdar Özkan'ı kadroda tutup Ortasahada kullanabilecğin Serdar Kurtuluş'u göndermekte gene benim anlayamadığım bir hamledir.
Önümüzdeki günlerde yapacağımız en iyi transfer Aurelio olur.
İkinci en iyi transfer Defansa yerli bir stoper olur.
Querasma falan gelirse de bu bizim sonumuz olur.Benim tahminim Türk Telekom ile yapılacak 25 milyon dolarlık anlaşma ile Queresma gibi yıldız bir oyuncunun getirilmesi düşünülüyor.İnşallah yanılırım.
21 Temmuz 2009 Salı
Yemekteyiz Faik'le-Safiye Soyman
Saatler öncesinden Türkiye U-19 Avrupa Futbol Şampiyonası Türkiye-İspanya maçının heyecanıyla Show Tv ekranlarına kitlenmişken,program akışında değişiklik yaparak Futbol severleri çileden çıkaran Show Tv'yi Taaa ALnından Öpüyorum...
UEfa Maçlarının yayın haklarını alıp yayınlamayan izleyicisiyle dalga geçen bir Kanaldan ne beklenirdi ki zaten.
U-19 Avrupa Şampiyonası Maçlarının yayın haklarını almayan TRt'yi de kınıyorum.
Benim vergilerimle özel kanallarla rating yarışına giren TRt olmaz olsun.
UEfa Maçlarının yayın haklarını alıp yayınlamayan izleyicisiyle dalga geçen bir Kanaldan ne beklenirdi ki zaten.
U-19 Avrupa Şampiyonası Maçlarının yayın haklarını almayan TRt'yi de kınıyorum.
Benim vergilerimle özel kanallarla rating yarışına giren TRt olmaz olsun.
Coming Soon Futbol
21 Temmuz Salı
19:00 Hoffenheim - Fenerbahçe (Euro Futbol)
20:00 Heerenveen - Trabzonspor (Futbol Smart)
20:30 Türkiye U19 - İspanya U19 (Show TV) U-19 Avrupa Futbol Şampiyonası
22 Temmuz Çarşamba
06:00 Chelsea - İnter (NTVspor)
19:00 Bursaspor - West Ham United (Olay TV)
23 Temmuz Perşembe
21:00 Galatasaray - Tobol (Futbol Smart)
24 Temmuz Cuma
16:30 Türkiye U19 - Fransa U19 (Eurosport))
19:00 Bursaspor - Denizlispor (Olay TV)
19:15 Celtic - Al Ahly (Kanaltürk)
22:00 Tottenham Hotspur - Barcelona (Kanaltürk)
25 Temmuz Cumartesi
03:00 AC Milan - Chelsea (NTVspor)
19:00 Bochum - Trabzonspor (Futbol Smart)
21:30 Lyon - Beşiktaş (Futbol Smart)
26 Temmuz Pazar
15:15 Barcelona - Al Ahly (Kanaltürk)
18:00 Tottenham Hotspur - Celtic (Kanaltürk)
27 Temmuz Pazartesi
00:00 AC Milan - İnter (NTVspor)
17:00 Türkiye U19 - Sırbistan U19 (Eursport))
28 Temmuz Salı
21:45 Anderlecht - Sivasspor (?)
29 Temmuz Çarşamba
19:30 Boca Juniors - Manchester United (NTVspor)
21:45 AC Milan - Bayern Münih (NTVspor)
23:30 Beşiktaş - Porto (Futbol Smart)
30 Temmuz Perşembe
19:30 Boca-Manchester mağlubu/ Milan-Bayern mağlubu (NTVspor)
21:45 Boca-Manchester galibi / Milan-Bayern galibi (NTV/NTVspor)
31 Temmuz Cuma
18:00 Eskişehirspor - Ankaraspor (TRT)
20:00 Gençlerbirliği - Ankaragücü (TRT)
1 Ağustos Cumartesi
18:00 TSYD Ankara 3.lük maçı(TRT)
22:00 TSYD Ankara Final (TRT)
2 Ağustos Pazar
21:00 Beşiktaş - Fenerbahçe (Fox) Süper Kupa
Kaynak: Tribündergi , Aceto
19:00 Hoffenheim - Fenerbahçe (Euro Futbol)
20:00 Heerenveen - Trabzonspor (Futbol Smart)
20:30 Türkiye U19 - İspanya U19 (Show TV) U-19 Avrupa Futbol Şampiyonası
22 Temmuz Çarşamba
06:00 Chelsea - İnter (NTVspor)
19:00 Bursaspor - West Ham United (Olay TV)
23 Temmuz Perşembe
21:00 Galatasaray - Tobol (Futbol Smart)
24 Temmuz Cuma
16:30 Türkiye U19 - Fransa U19 (Eurosport))
19:00 Bursaspor - Denizlispor (Olay TV)
19:15 Celtic - Al Ahly (Kanaltürk)
22:00 Tottenham Hotspur - Barcelona (Kanaltürk)
25 Temmuz Cumartesi
03:00 AC Milan - Chelsea (NTVspor)
19:00 Bochum - Trabzonspor (Futbol Smart)
21:30 Lyon - Beşiktaş (Futbol Smart)
26 Temmuz Pazar
15:15 Barcelona - Al Ahly (Kanaltürk)
18:00 Tottenham Hotspur - Celtic (Kanaltürk)
27 Temmuz Pazartesi
00:00 AC Milan - İnter (NTVspor)
17:00 Türkiye U19 - Sırbistan U19 (Eursport))
28 Temmuz Salı
21:45 Anderlecht - Sivasspor (?)
29 Temmuz Çarşamba
19:30 Boca Juniors - Manchester United (NTVspor)
21:45 AC Milan - Bayern Münih (NTVspor)
23:30 Beşiktaş - Porto (Futbol Smart)
30 Temmuz Perşembe
19:30 Boca-Manchester mağlubu/ Milan-Bayern mağlubu (NTVspor)
21:45 Boca-Manchester galibi / Milan-Bayern galibi (NTV/NTVspor)
31 Temmuz Cuma
18:00 Eskişehirspor - Ankaraspor (TRT)
20:00 Gençlerbirliği - Ankaragücü (TRT)
1 Ağustos Cumartesi
18:00 TSYD Ankara 3.lük maçı(TRT)
22:00 TSYD Ankara Final (TRT)
2 Ağustos Pazar
21:00 Beşiktaş - Fenerbahçe (Fox) Süper Kupa
Kaynak: Tribündergi , Aceto
Ronaldo Haberleri Gene Hortladı
Sezon devam ederken Fanatik gazetesinin Usta Kalemi Orhan Yıldırım imzalı Beşiktaş Ronaldo ile ilgileniyor,Ronaldo alınırsa forma satışları patlar,Ronaldo Beşiktaş'ta,YILdırım Demirören Ronaldo'yu BEşiktaş'a getirmek istiyor ama Denizli'den veto yiyor haberleri yapıldı durdu.Webkartalları forumunda bu haberlerden duyduğum rahatsızlığı dile getirmiş hatta işi suçlamayla karışık Fanatik acaba Menager Figer'in yayın organı mı Diye kafamda dolaşan kurdu bile yazmıştım.
Baktım bugün Fanatik'te gene bir Ronaldo haberi gene Orhan Yıldırım imzalı.
Haber daha başlığından yalan kokuyor.Yıldırım Demirören'in ağzından ''Gördün mü bak Hoca'' almadık Ronaldo'yu zamanında şimdi Berezilya Milli Takımına çağrılması gündemde.
Bu haberlerin hepsi Tesadüf ve ben kötü niyetliyim.
Ronaldo'nun Beşiktaş'ta oynamasını isteyen adam futbol bilgisini gözden geçirmeli,futbol yazarıysa da bence mesleği değiştirmeli..
Baktım bugün Fanatik'te gene bir Ronaldo haberi gene Orhan Yıldırım imzalı.
Haber daha başlığından yalan kokuyor.Yıldırım Demirören'in ağzından ''Gördün mü bak Hoca'' almadık Ronaldo'yu zamanında şimdi Berezilya Milli Takımına çağrılması gündemde.
Bu haberlerin hepsi Tesadüf ve ben kötü niyetliyim.
Ronaldo'nun Beşiktaş'ta oynamasını isteyen adam futbol bilgisini gözden geçirmeli,futbol yazarıysa da bence mesleği değiştirmeli..
20 Temmuz 2009 Pazartesi
Mallorca 09-10 Forma Dizayn
Cennette Görüşürüz
Bundan 4 ila 5 sene önce Yilmaz Erdogan, Tamer Karadagli ve Vedat Okyar in
yaptiklari soylesiden bir kesit.
limon almaya gitti 15 gün sonra döndü
erdoğan: abi, sen hiç televizyon seyreden birine benzemiyorsun. ben, tamer'le beni seyrederken seni gözümde canlandıramadım.
okyar: yok seyrettim valla. öyle uzun uzun seyretmedim ama. vizontele 2'yi de önümüzdeki hafta düşünüyorum. ben çok rahat bir adamım yılmaz. insan yaşlandıkça da tuhaflaşıyor. önüme bakıyorum yolum kısa. onun keyfini çıkarmak için yaşıyorum. hayatım boyunca iş yapmadım.
karadağlı: abi galiba sizin en büyük özelliğiniz pozitif düşünüyorsunuz, hayata pozitif bakıyorsunuz. oysa biz birbirimizi seven bir camia değiliz. dedikodu yaparız. çekememezlik var. işimiz çok bireysel gibi görünüyor. oysa toplu bir hareketin çıkardığı bir şey. bir sürü pasör var arkada. oysa dışarıdan bakıldığında ‘‘vayy bu şimdi ünlü oldu. çevresinde binlerce kadın var...’’
erdoğan: halbuki 300-400'ü geçmez kadın sayısı.
karadağlı: 500 de sen en fazla!
okyar: bir kere áşık oldum ve onunla evlendim. 38 senedir beraberim. ilk evlenirken, ‘‘benden koca olmaz, benden iyi bir metres olur. sen de metres gibi davranırsan bu iş gider’’ dedim.
erdoğan: abi, konuşurken tüyolardan birini verdi. demiş ki, ‘‘bana sen nerdesin diye sorarsan ben bir daha eve gelmem’’. ama bana soruyorlar. nereye gideyim?
okyar: benimki evlilik değil. bir masal, çok güzel bir masal.
erdoğan: iyi bir hikáye dinleyince gözlerim yaşararak dinliyorum. bizim de başımıza gelsin istiyorum tabii.
okyar: belki tuhaf gelecek. ben ne kadar param var bilmiyorum. karıma da sormadım. gece dolaştığım barlara para vermem. ertesi gün eşime söylerim, o tek tek dolaşır barları, paraları dağıtır. ben radyoyu açıp kapamayı bilmem. cep telefonum yok. şarjı bilmem. o açmazsa tv açmayı da bilmem, öğrenmek de istemem. o olmasa ben yokum.
erdoğan: sence biz fazla şey mi biliyoruz abi, televizyon açıp kapamak gibi? yoksa o kadını mı bulamıyoruz?
okyar: o kadını bulamadınız.
erdoğan: böyle bir şey yaşamak için de senin gibi olmak lazım. bu kadar kendine has ilkelerle yaşamak lazım. sen kendine has, pozitif bir adamsın. kadın bulamamak gibi değil, bizde de var.
erdoğan: ben vedat abi'nin sistemine geçmeyi düşünüyorum. belli bir saatten sonra, belli bir yaştan sonra sadece káğıt kalem ve güzel bir şarap bulunan bir hayat düşünüyorum. roman yazmayı, sonra o romanı birilerine anlatarak filmini yaptırmayı istiyorum.
okyar: şık adam bir kere sana söyleyeyim, sen ne yaparsan yap, en şıkını yaparsın.
erdoğan: peki vedat abi, karınla tanıştın ve hálá aşıksın.
okyar: her gün artarak. iki gün görmesem özlüyorum.
erdoğan: yenge nereli abi?
okyar: yengenin nereli olduğu belli değil.
erdoğan: tahmin etmiştim.
okyar: dünyalı bir kız. çok keyifli bir kız. halen kız diyorum bak. çok da ufak aldım. 14 yaşındaydı. bak, fıkra gibi. dedim ki, ‘‘sakın bana bir şey taşıtma. biber getir falan yapma. ben hiçbir akrabamla görüşmem. senin de akrabaların benim evime gelmesin. ben akrabaları sevmem, çünkü ben seçmedim. ben seçtiğim insanla birlikte olurum’’. bir gün eve geldim, baldız var, bacanak var. ‘‘bunlar ne’’ dedim, ‘‘eee, geldiler ne yapayım’’ dedi. ‘‘eyvah, salatanın limonu yok, alır mısın’’ dedi. ben de ‘‘alırım’’ dedim. evden çıktım, devre arasıydı. 15 gün yalova'da termalde kaldım. eve 15 gün sonra limonla döndüm. 38 senedir bak bir daha da başıma gelmedi. benim bir oğlum var. eğitimini bitirdi. bana arkadaşlarım soruyordu, oğlun kaçta diye. ben hayatımda sormadım ki. okuyor işte. böyle de yaşayan bir adamım.
karadağlı: korkularınız var mı abi?
okyar: ben tek başıma orduyum. hayatta hiç korkmadım.
erdoğan: ben inşaat kenarından geçerken başıma tuğla, taş, insan düşmesinden korkarım. şaka şaka.
okyar: benim daha doktorla hiç işim olmadı. daha aspirin almadım.
erdoğan: abi buradan mecidiyeköy'e kadar ‘‘vedat abi’’ diye bağırarak göndereceksin bizi yav!
okyar: enteresan şey! hayatımda doktorla işim olmadı. baş ağrısı bilmem. grip bilmem. olmak da istiyorum, nasıl olunur diye soruyorum? normal ateş 36,5. benim daha 37 olmadı ateşim.
erdoğan: maşallah. senin yerine yenge hasta oluyordur herhalde!
okyar: o da hastalanmıyor.
karadağlı: gizli kahraman yenge oldu.
erdoğan: bizi bunalıma sokup göndereceksin abi.
yaptiklari soylesiden bir kesit.
limon almaya gitti 15 gün sonra döndü
erdoğan: abi, sen hiç televizyon seyreden birine benzemiyorsun. ben, tamer'le beni seyrederken seni gözümde canlandıramadım.
okyar: yok seyrettim valla. öyle uzun uzun seyretmedim ama. vizontele 2'yi de önümüzdeki hafta düşünüyorum. ben çok rahat bir adamım yılmaz. insan yaşlandıkça da tuhaflaşıyor. önüme bakıyorum yolum kısa. onun keyfini çıkarmak için yaşıyorum. hayatım boyunca iş yapmadım.
karadağlı: abi galiba sizin en büyük özelliğiniz pozitif düşünüyorsunuz, hayata pozitif bakıyorsunuz. oysa biz birbirimizi seven bir camia değiliz. dedikodu yaparız. çekememezlik var. işimiz çok bireysel gibi görünüyor. oysa toplu bir hareketin çıkardığı bir şey. bir sürü pasör var arkada. oysa dışarıdan bakıldığında ‘‘vayy bu şimdi ünlü oldu. çevresinde binlerce kadın var...’’
erdoğan: halbuki 300-400'ü geçmez kadın sayısı.
karadağlı: 500 de sen en fazla!
okyar: bir kere áşık oldum ve onunla evlendim. 38 senedir beraberim. ilk evlenirken, ‘‘benden koca olmaz, benden iyi bir metres olur. sen de metres gibi davranırsan bu iş gider’’ dedim.
erdoğan: abi, konuşurken tüyolardan birini verdi. demiş ki, ‘‘bana sen nerdesin diye sorarsan ben bir daha eve gelmem’’. ama bana soruyorlar. nereye gideyim?
okyar: benimki evlilik değil. bir masal, çok güzel bir masal.
erdoğan: iyi bir hikáye dinleyince gözlerim yaşararak dinliyorum. bizim de başımıza gelsin istiyorum tabii.
okyar: belki tuhaf gelecek. ben ne kadar param var bilmiyorum. karıma da sormadım. gece dolaştığım barlara para vermem. ertesi gün eşime söylerim, o tek tek dolaşır barları, paraları dağıtır. ben radyoyu açıp kapamayı bilmem. cep telefonum yok. şarjı bilmem. o açmazsa tv açmayı da bilmem, öğrenmek de istemem. o olmasa ben yokum.
erdoğan: sence biz fazla şey mi biliyoruz abi, televizyon açıp kapamak gibi? yoksa o kadını mı bulamıyoruz?
okyar: o kadını bulamadınız.
erdoğan: böyle bir şey yaşamak için de senin gibi olmak lazım. bu kadar kendine has ilkelerle yaşamak lazım. sen kendine has, pozitif bir adamsın. kadın bulamamak gibi değil, bizde de var.
erdoğan: ben vedat abi'nin sistemine geçmeyi düşünüyorum. belli bir saatten sonra, belli bir yaştan sonra sadece káğıt kalem ve güzel bir şarap bulunan bir hayat düşünüyorum. roman yazmayı, sonra o romanı birilerine anlatarak filmini yaptırmayı istiyorum.
okyar: şık adam bir kere sana söyleyeyim, sen ne yaparsan yap, en şıkını yaparsın.
erdoğan: peki vedat abi, karınla tanıştın ve hálá aşıksın.
okyar: her gün artarak. iki gün görmesem özlüyorum.
erdoğan: yenge nereli abi?
okyar: yengenin nereli olduğu belli değil.
erdoğan: tahmin etmiştim.
okyar: dünyalı bir kız. çok keyifli bir kız. halen kız diyorum bak. çok da ufak aldım. 14 yaşındaydı. bak, fıkra gibi. dedim ki, ‘‘sakın bana bir şey taşıtma. biber getir falan yapma. ben hiçbir akrabamla görüşmem. senin de akrabaların benim evime gelmesin. ben akrabaları sevmem, çünkü ben seçmedim. ben seçtiğim insanla birlikte olurum’’. bir gün eve geldim, baldız var, bacanak var. ‘‘bunlar ne’’ dedim, ‘‘eee, geldiler ne yapayım’’ dedi. ‘‘eyvah, salatanın limonu yok, alır mısın’’ dedi. ben de ‘‘alırım’’ dedim. evden çıktım, devre arasıydı. 15 gün yalova'da termalde kaldım. eve 15 gün sonra limonla döndüm. 38 senedir bak bir daha da başıma gelmedi. benim bir oğlum var. eğitimini bitirdi. bana arkadaşlarım soruyordu, oğlun kaçta diye. ben hayatımda sormadım ki. okuyor işte. böyle de yaşayan bir adamım.
karadağlı: korkularınız var mı abi?
okyar: ben tek başıma orduyum. hayatta hiç korkmadım.
erdoğan: ben inşaat kenarından geçerken başıma tuğla, taş, insan düşmesinden korkarım. şaka şaka.
okyar: benim daha doktorla hiç işim olmadı. daha aspirin almadım.
erdoğan: abi buradan mecidiyeköy'e kadar ‘‘vedat abi’’ diye bağırarak göndereceksin bizi yav!
okyar: enteresan şey! hayatımda doktorla işim olmadı. baş ağrısı bilmem. grip bilmem. olmak da istiyorum, nasıl olunur diye soruyorum? normal ateş 36,5. benim daha 37 olmadı ateşim.
erdoğan: maşallah. senin yerine yenge hasta oluyordur herhalde!
okyar: o da hastalanmıyor.
karadağlı: gizli kahraman yenge oldu.
erdoğan: bizi bunalıma sokup göndereceksin abi.
19 Temmuz 2009 Pazar
Techno TranCe En İyiler Listem
1.Serenity - Armin VAn Buuren
2.Xpander - Dj Sasha
3.Just Be - Dj Tiesto
4.Enjoy the Silence - Dj Sasha&John Digweed
5.Shinobi - Dream Dance Alliance Universal Progresivve 07-08 Kleekamp&Lilberg
6.Silence - Sarah Mclachlan Delerrium Feat.
7.Tarantula - Faithless (Dj Tiesto remix)
8.Adagio for Strings - Dj Tiesto
9.İnsomnia - Faithless
10.Elements of Life - Dj Tiesto
11.Good for Me - Above And Beyond
Not:Lütfen yüksek sesle dinleyiniz.
Uyarı:Direksiyon başında bu parçaları dinlemeyiniz.
2.Xpander - Dj Sasha
3.Just Be - Dj Tiesto
4.Enjoy the Silence - Dj Sasha&John Digweed
5.Shinobi - Dream Dance Alliance Universal Progresivve 07-08 Kleekamp&Lilberg
6.Silence - Sarah Mclachlan Delerrium Feat.
7.Tarantula - Faithless (Dj Tiesto remix)
8.Adagio for Strings - Dj Tiesto
9.İnsomnia - Faithless
10.Elements of Life - Dj Tiesto
11.Good for Me - Above And Beyond
Not:Lütfen yüksek sesle dinleyiniz.
Uyarı:Direksiyon başında bu parçaları dinlemeyiniz.
17 Temmuz 2009 Cuma
Şoke Edici Dizaynlar
Forma tanıtım gecesinin olumlu yönlerinden başlayalım zülf-i yâre dokundurmaya..
Kartal yuvası için hazırlanan ürünler ve Futbolcularımızın yeni sezonda giyeceği takım elbiseler güzeldi.Herşey güzeldi güzel gidiyordu ta ki yeni sezon formalı iki kız ellerinde bayraklarla platformun üstünde belirinceye kadar...
Şok şok şok..
1.Büyük takımların formaları sade olur ve her sene iç saha maçlarındaki giyecekleri formalar yıllar geçse bile büyük değişim göztermez.Ör; Real MAdrid'in beyaz forması,Liverpool'un kırmızı forması,Atletico Madrid'in kırmızı beyazlı çubuklu forması mavi şortunda olduğu gibi.
Bu bağlamda Kartal Pençe izli olduğu iddia edilen forma Almanya 2.liginde mücadele eden takımların formasına benzemiş kimse kusura bakmasın.
2.Gerçek çubuklu formaların arka tarafı düz değil çubuklu olur. Ör;Sunderland'ın yıllardır giydiği çubuklu forma.Siz Sunderland'ın çubuklu formasının sırt bölümünü düz yaparsanız eğer Sunderlandlileri dumura uğratırsınız.
Bizim çubuklu formalarımız yıllardır bir türlü tam ince çubuklu forma olamıyor.Reebok ve Puma'nın dizaynlarından sonra Umbro'nun açtığı arkası düz çubuklu forma dizaynında Adidas daha kötü dizayn yaparak dibe vurmuş.
Çubuklu formanın altına beyaz şort formayı daha güzel gösterir.Üst siyah alt siyah beyazın güzelliğini örter.Siyah tek başına değil beyazla güzeldir.
Çubuklu formanın arkasına yazılacak isimler Kırmızı olmalıdır.Juventus geçen sene sarıyı tercih etmiş biz Amblemimizdeki Bayrağımızın verdiği gururla kırmızıyı rahtalıkla kullanabiliriz.
3.Marsilya'nın geçen sene herkesin üzerinde hemfikir olduğu iğrenç baklava desenli tasarımını,nasıl olurda Beşiktaş yönetimi taraftara DAMALI forma diye yutturmaya kalkar anlamak mümkün değil.
Taraftarın en çok şikayet ettiği amblem üzerindeki kartaldı.Beyaz ve çubukluda Kartal tavsiyelere uyulup kaldırılırken,çirkin baklava formayı daha da çirkinleştirmek için inat edilmiş kartal gene Amblemin üzerine konmuş.
Allah'tan diğer ürünlerde pek kullanılmamış.
4.Kırmızı renk forma yok.Millet Turkuazı,turuncuyu kullanıyor biz ise kendi rengimizi es geçiyoruz.
5.Mutlaka ama mutlaka her sene Eski efsane formalardan bir tanesi Modern hale getirilip taraftarın beğenisine sunulmalı.Eskinin sadeliği güzelliği tekrar moda yapılmalı.
Sonuç;Pazar günü İnönü'de Catania maçı var.Bu maçta giyilecek forma olmadığından forma dizaynı,seçimi ve tanıtımı aceleye gelmiş.Defile güzeldi de zemin biraz kaygandı.Mankenler kaygan zeminde tedirginlik içerisinde sunum yaptılar.
Bugün sunulan formalar yönetimizin taraftara,klube,tarihimize ne kadar yabancı olduğunu gözler önüne sermiştir.Sevgisizlikle hazırlanmış özensiz formalar ileriki günlerde yönetimin başını ağrıtır.Çubuklu forma bir nebze durumu kurtarırda karşı takımda siyah ağırlıklı formayla sahaya çıkarsa kalırız acaip beyaz formaya..
Çare yönetim acele etmeden özenle bir kırmızı forma hazırlamaya başlamalı ve bu seneyi Kırmızı ve çubuklu forma ile kurtarmaya bakmalıdır.
Bu kadar zevksizlik görülmüş şey değil.Bu forma dizaynlarının kötü olduğunu söylemek için illaki estetik düzeyi gelişmiş biri olmaya gerek yok.
Süper Kupa Finali
Süper Kupa finali 2 Ağustos günü saat:21'de Atatürk Olimpiyat stadında oynanacak.
Süper Kupa Finali Beşiktaş'ın katılacağı Peace Cup turnuvasının final maçıyla aynı güne rastlıyor.Türkiye Futbol federasyonu bu konuda Beşiktaş'a herhangi bir kolaylık sağlamamış.Fener ise hangi hakla bu finali oynayacak oda ayrı bir tartışma konusu..4 tane gol yemişler Türkiye kupası finalinde tek gol atmışlar Bünyaminin yardımlarıyla ikinci golü bulmuşlar.
Finalin Almanya'dan Türkiye'ye alınmasının sebebi Almanya futbol federasyonu.
Bundesliga'nın izlenme oranlarını düşüreceği endişesiyle bu sene Alamanya Futbol Federasyonu süper kupa finalinin Almanya sınırları içinde oynanma isteğini kibarca reddetmiş ki bence bunun adı Faşo'luktur.
Türkiye Futbol federasyonunun bu gelişmeler üzerine finali İstanbul olimpiyat stadına alması ise tam bir işbilmezliktir.Almanya olmadı mı Fransa olurdu,Hollanda olurdu,Danimarka olurdu,İsviçre olurdu.Onlarda olmadıysa Mısır olurdu,Kosova olurdu,Bosna olurdu,Azerbaycan olurdu,Suriye olurdu,İran olurdu hatta Irak olurdu..Amaç Türkiye züper ligin marka değerini artrmak değil mi ? Peki bu amaca en son hizmet edecek yer neresidir? tabiki İstanbul Olimpiyat stadı.Şu anda çok az işi kalan Urfa stadı pekala bu maçla hizmete açılabilirdi.Ama dediğim gibi Futbol Federasyonu iş yapmayan,karar almayan,proje üretemeyen adamlardan oluştuğu için bizim önerilerimizden birinin olma olasılığı tabiki sıfır.
Süper Kupa Finali Beşiktaş'ın katılacağı Peace Cup turnuvasının final maçıyla aynı güne rastlıyor.Türkiye Futbol federasyonu bu konuda Beşiktaş'a herhangi bir kolaylık sağlamamış.Fener ise hangi hakla bu finali oynayacak oda ayrı bir tartışma konusu..4 tane gol yemişler Türkiye kupası finalinde tek gol atmışlar Bünyaminin yardımlarıyla ikinci golü bulmuşlar.
Finalin Almanya'dan Türkiye'ye alınmasının sebebi Almanya futbol federasyonu.
Bundesliga'nın izlenme oranlarını düşüreceği endişesiyle bu sene Alamanya Futbol Federasyonu süper kupa finalinin Almanya sınırları içinde oynanma isteğini kibarca reddetmiş ki bence bunun adı Faşo'luktur.
Türkiye Futbol federasyonunun bu gelişmeler üzerine finali İstanbul olimpiyat stadına alması ise tam bir işbilmezliktir.Almanya olmadı mı Fransa olurdu,Hollanda olurdu,Danimarka olurdu,İsviçre olurdu.Onlarda olmadıysa Mısır olurdu,Kosova olurdu,Bosna olurdu,Azerbaycan olurdu,Suriye olurdu,İran olurdu hatta Irak olurdu..Amaç Türkiye züper ligin marka değerini artrmak değil mi ? Peki bu amaca en son hizmet edecek yer neresidir? tabiki İstanbul Olimpiyat stadı.Şu anda çok az işi kalan Urfa stadı pekala bu maçla hizmete açılabilirdi.Ama dediğim gibi Futbol Federasyonu iş yapmayan,karar almayan,proje üretemeyen adamlardan oluştuğu için bizim önerilerimizden birinin olma olasılığı tabiki sıfır.
Palavra Haber Çalışmam
Yerseniz,
Beşiktaş,Yıldız futbolcusu Bobo'yu 15 Milyon Avro karşılığında Katar'ın El Mukaddime takımına verdi.Bobo'nun bu transferden yıllık olarak 18 Milyon Avro alacağı öğrenildi.
BEşiktaş Ülkere Sponsor oldu.Daha önce Delgado'nun transferiyle Ülkere 7 milyon Avroluk bir katkı sağlayan Beşiktaş'ın,Ülkerin sahibi olduğu Türkiye Ligi Basketbolbol takımlarından AlPella ile 238 milyon Avro karşılığında forma reklamı konusunda 16 yıllık anlaşmaya vardı.
Quresma Beşiktaş diye tutturdu,İnter'se Şampiyonlar liginde kendisine rakip gördüğü Beşiktaş'a Quresma'yı verme konusunda kararsız.Eğer anlaşma imzalanırsa Quaresma'nın sözleşmesinde İnter'e karşı Beşiktaş formasını giyemeyeceğine dair bir madde konulması bekleniyor.
Vassel Fener'de..Guiza'nın 30 milyon Bonservis bedeliyle Japonya'nın Onitsuka KOjiyama ekibine transfer olmasından sonra transfer çalışmalarına hız veren Fener Vassel'i Ankaragücünün elinden kaptı.Vassel'in ben sonradan değil anadan doğma fenerliyim lafı fenerlilere duygusal anlar yaşattı.Vassel'in fener ve Türkiye sevgisinden çok etkilenen fener yönetiminin Vassel Türk vatandaşı yapmak için başvuru da bulundu.Vassel Türk vatandaşlığına geçmesinden sonra Mehmet Topaç ismini alması bekleniyor.
Müthiş Takas.Barca Galatasaray'ın Milli oyuncu Gökhan Zan'a karşılık Eto ve Xavi'yi önerdi.Bu takasa sıcak bakmayan Galatasaray yönetimi düşünmek için süre isterken,Transfere karşı çıkan Galatasaray'ın Ultra Aslan grubu Fulya tesislerini basarak yönetime uyarı çekti.
Serdar Özkan Barca yolunda..Messi'den istediği verimi alamayan Barca gözünü Beşiktaş'ın genç yıldızı Serdar Özkan'a çevirdi.Serdar Özkan İspanyol As gazetesine ispanyolca verdiği demeçte hedefinde her zaman Avrupa olduğunu ve bu transfer için idareci abilerinden bonservis bedelinde indirim istedi.Bilindiği gibi Serdar Özkan'ın Bonservis bedeli Klubü tarafından 94 milyon avro olarak belirlenmişti.
Aragones'e Cas'tan tokat gibi karar.Fenerin Aragonesle sözleşmesinin feshi konusunda düştüğü ihtilaftan sonra,Cas'a giden dava Aragones'in aleyhine sonuçlandı.Aragones CAS tarafından fenere 8 lira onbeş kuruş ceza ödemeye mahkum edildi.
Kelliğe Çözüm bulundu,daha önce Türkiye'de ki kredi kartı ücretlerine karşı çözüm üreten İsviçreli bilim adamları kel kafaya Şavk vurma sorununa da buldukları losyonla son verdiler.Losyonun ilk olarak Andriy Voronin,Marko Pantelic,Carlos Valderama üzerinde denendiği ortaya çıktı..Carlos Valderama'nın Türk spor basınına verdiği demeçte ben bir zamanlar keldim ve bir zamanlar kart ücretinden dolayı kredi kartı kullanmazdım sözleri Olay yarattı.
Ahmet Çakar ve Şansal Büyükağa Arsenal tv'de..Bundan sonra İngiliz futbolseverler için Premierligteki hakem hatalarını değerlendirecek olan Müthiş ikilinin Arsenal Tv'den alacağı para açıklanmadı.Şansal'ın eski ekürisi Erman ise işsizlikten dolayı Kabzımallığa geri döndü.
Alex'ten dünya rekoru;Brezilyalı futbolcu tam 56 metre yükseğe çıkan Sky Wheel isimli araca üç kez bindi. Sky Whell’in dünyanın en yükseğe çıkan raylı eğlence aracı olduğu öğrenildi. Alex daha sonra 2 ucunda birer koltuk olan Sky Circle adlı aracı da denerken, Roberto Carlos, “Korkuyorum” diyerek hiçbir alete binmedi.(bu haberi ben uydurmadım direk aldım Milliyet Gazetesinden)
Beşiktaş,Yıldız futbolcusu Bobo'yu 15 Milyon Avro karşılığında Katar'ın El Mukaddime takımına verdi.Bobo'nun bu transferden yıllık olarak 18 Milyon Avro alacağı öğrenildi.
BEşiktaş Ülkere Sponsor oldu.Daha önce Delgado'nun transferiyle Ülkere 7 milyon Avroluk bir katkı sağlayan Beşiktaş'ın,Ülkerin sahibi olduğu Türkiye Ligi Basketbolbol takımlarından AlPella ile 238 milyon Avro karşılığında forma reklamı konusunda 16 yıllık anlaşmaya vardı.
Quresma Beşiktaş diye tutturdu,İnter'se Şampiyonlar liginde kendisine rakip gördüğü Beşiktaş'a Quresma'yı verme konusunda kararsız.Eğer anlaşma imzalanırsa Quaresma'nın sözleşmesinde İnter'e karşı Beşiktaş formasını giyemeyeceğine dair bir madde konulması bekleniyor.
Vassel Fener'de..Guiza'nın 30 milyon Bonservis bedeliyle Japonya'nın Onitsuka KOjiyama ekibine transfer olmasından sonra transfer çalışmalarına hız veren Fener Vassel'i Ankaragücünün elinden kaptı.Vassel'in ben sonradan değil anadan doğma fenerliyim lafı fenerlilere duygusal anlar yaşattı.Vassel'in fener ve Türkiye sevgisinden çok etkilenen fener yönetiminin Vassel Türk vatandaşı yapmak için başvuru da bulundu.Vassel Türk vatandaşlığına geçmesinden sonra Mehmet Topaç ismini alması bekleniyor.
Müthiş Takas.Barca Galatasaray'ın Milli oyuncu Gökhan Zan'a karşılık Eto ve Xavi'yi önerdi.Bu takasa sıcak bakmayan Galatasaray yönetimi düşünmek için süre isterken,Transfere karşı çıkan Galatasaray'ın Ultra Aslan grubu Fulya tesislerini basarak yönetime uyarı çekti.
Serdar Özkan Barca yolunda..Messi'den istediği verimi alamayan Barca gözünü Beşiktaş'ın genç yıldızı Serdar Özkan'a çevirdi.Serdar Özkan İspanyol As gazetesine ispanyolca verdiği demeçte hedefinde her zaman Avrupa olduğunu ve bu transfer için idareci abilerinden bonservis bedelinde indirim istedi.Bilindiği gibi Serdar Özkan'ın Bonservis bedeli Klubü tarafından 94 milyon avro olarak belirlenmişti.
Aragones'e Cas'tan tokat gibi karar.Fenerin Aragonesle sözleşmesinin feshi konusunda düştüğü ihtilaftan sonra,Cas'a giden dava Aragones'in aleyhine sonuçlandı.Aragones CAS tarafından fenere 8 lira onbeş kuruş ceza ödemeye mahkum edildi.
Kelliğe Çözüm bulundu,daha önce Türkiye'de ki kredi kartı ücretlerine karşı çözüm üreten İsviçreli bilim adamları kel kafaya Şavk vurma sorununa da buldukları losyonla son verdiler.Losyonun ilk olarak Andriy Voronin,Marko Pantelic,Carlos Valderama üzerinde denendiği ortaya çıktı..Carlos Valderama'nın Türk spor basınına verdiği demeçte ben bir zamanlar keldim ve bir zamanlar kart ücretinden dolayı kredi kartı kullanmazdım sözleri Olay yarattı.
Ahmet Çakar ve Şansal Büyükağa Arsenal tv'de..Bundan sonra İngiliz futbolseverler için Premierligteki hakem hatalarını değerlendirecek olan Müthiş ikilinin Arsenal Tv'den alacağı para açıklanmadı.Şansal'ın eski ekürisi Erman ise işsizlikten dolayı Kabzımallığa geri döndü.
Alex'ten dünya rekoru;Brezilyalı futbolcu tam 56 metre yükseğe çıkan Sky Wheel isimli araca üç kez bindi. Sky Whell’in dünyanın en yükseğe çıkan raylı eğlence aracı olduğu öğrenildi. Alex daha sonra 2 ucunda birer koltuk olan Sky Circle adlı aracı da denerken, Roberto Carlos, “Korkuyorum” diyerek hiçbir alete binmedi.(bu haberi ben uydurmadım direk aldım Milliyet Gazetesinden)
Barca'nın İbrahimoviç İsteği
Haber ilk önce La gazetta Dello Sport'ta çıkmış ardından MArca bu haberi kaynak göstererek yeni haber yapmış.
Barca İbrahimoviç için İnter'e 35 milyon Avro Hleb ve Etoo'yu 1 seneliğine kiralık vermeyi önermiş.
Bu haberler bir yana transferde arsızca hareket eden Real MAdrid'in hedefleri arasında neden ilk sırada İbrahimoviç,Torres veya Drogba olmaz.Ronaldo ve Kaka'yı aldınız da ilerideki üçlüyü hangi nokta santrafor üzerine kuracaksınız diye sormazlar mı adama ?
Raul'mü olacak bu adam yoksa gönderilmesi düşünülen Nistelrooy mu ?
Eğer sıkışırlarsa Nobre veya Batuhan'ı kiralarız Real'e ne olacak ki sanki...Real Madrid'de bizi bekliyordu :)
Barca İbrahimoviç için İnter'e 35 milyon Avro Hleb ve Etoo'yu 1 seneliğine kiralık vermeyi önermiş.
Bu haberler bir yana transferde arsızca hareket eden Real MAdrid'in hedefleri arasında neden ilk sırada İbrahimoviç,Torres veya Drogba olmaz.Ronaldo ve Kaka'yı aldınız da ilerideki üçlüyü hangi nokta santrafor üzerine kuracaksınız diye sormazlar mı adama ?
Raul'mü olacak bu adam yoksa gönderilmesi düşünülen Nistelrooy mu ?
Eğer sıkışırlarsa Nobre veya Batuhan'ı kiralarız Real'e ne olacak ki sanki...Real Madrid'de bizi bekliyordu :)
Galatasaray kafaları karıştırdı
Tobol: 1 - Galatasaray: 1
İlk resmi maçtan sonra Galatasaray ve Rijkaart üzerine yorum yapmak ne kadar doğru bilmiyorum ama bu tarz yorumlar benim huyumdur.Tiganalı Beşiktaş'ın Sochaux ile yaptığı ikinci hazırlık maçından sonra ForzaBeşiktaş forumunda Bu TİGANA Gider diye başlık açmıştım.Tabii az küfür yememiştim.Ondan sonra da Forza ile gönül bağım kopmuştu.Tigana'da inadının kurbanı olarak sezonu tamamlayamamıştı.
Tobol maçı esnasında düşündüklerime gelince;
Neskens hikaye,
Rijkaart'ın kafası karışık,henüz takımını tanıma çabasında..
Ciddi bir maçta genç oyunculara şans tanıması Rijkaart'ın kendine güvendiğini gösterir.
Arda'nın oyuna girdikten sonra ortsahada Ayhan'la birlikte görev alması defanstan top çıkarmaya çalışması ikili mücadelelere girmesi tam bir skandal.Arda'yı sol kanattan alıp orta alanda görevlendirmek onu rakip kaleden uzak tutmak Arda'yı iş yapmayan Delgado'ya yada Argones'in Alex'ine dönüştürür.4-5 hafta sonra Arda'ya ne oldu,bu çocuk neden top oynayamıyor yorumlarına rastlarsanız şaşırmayın.Arda,Delgado,Capel ya kanatta oynar ya da Tek forvetin arkasında serbest adam oynar.Zico'nun Alex'i kullandığı gibi.Arda'nın MEssi'nin Ronaldo'nun karşı kaleye gidebilmesi için alana ihtiyacı var ortalanda bu çocuğu heder etmek ancak acemi teknik direktörlere yakışan bir seçimdir.
Tamam acemi dedim Rijkaart'ı anlamaya çalışalım.
RijkaarT Arda'dan bir Xavi mi yaratmak istiyor.Bence böyle bir arayışta ama yanlış yolda.Umarım en kısa zamanda yanlışından döner.
Bugünkü maçta Galatasaray'ın başında Lucescu olsaydı Cimbom Kazakistan'dan iyi oyun,ilerisi için umut ve Cebinde Turla dönerdi.Rijkaartla Cimbomluların başı çok ağrıyacak gibi görünüyor. Ligin 5. haftasında Denizli Alisamiyen'de Rijkaart'ı bana göre Mürdüm eriği gibi yer.Takım yarımdı tamam da sistem neydi ? Sahada olup bitenleri anlayan var mı ? Rijkaart Galatasaray'ın geçen seneki maç kasetlerini hiç izlememiş mi acaba ? Lucescu olsaydı izlerdi..Denizli olsaydı kazakistan dönüşünde gelecek görmediği gençlerle yollarını ayırırdı.22 kişiye inerdi kadro.Birgün sonrada siz bizi 26 haftada görün derdi ve kendine kredi açardı.
Peki bu Galatsaray ne zaman tam takım idman yapacak yada bir hazırlık maçı oynayacak ?
Bekleyip göreceğiz..Rijkaart'a birileri hatırlatsın burası İspanya Katalunya değil burası Bizans,bu topraklar da nice kariyerli teknik direktörün mezarı var açsın tarihi okusun.1-2 ay sonra çok geç olabilir.Adnanlar HAldunlar kapıda bekliyor ilk önce Neskens'ten başlarlar sonra birde bakarsın Rijkaart Yılmaz Vural'ın yardımcısı olmuş.Demedi Demeyin
İlk resmi maçtan sonra Galatasaray ve Rijkaart üzerine yorum yapmak ne kadar doğru bilmiyorum ama bu tarz yorumlar benim huyumdur.Tiganalı Beşiktaş'ın Sochaux ile yaptığı ikinci hazırlık maçından sonra ForzaBeşiktaş forumunda Bu TİGANA Gider diye başlık açmıştım.Tabii az küfür yememiştim.Ondan sonra da Forza ile gönül bağım kopmuştu.Tigana'da inadının kurbanı olarak sezonu tamamlayamamıştı.
Tobol maçı esnasında düşündüklerime gelince;
Neskens hikaye,
Rijkaart'ın kafası karışık,henüz takımını tanıma çabasında..
Ciddi bir maçta genç oyunculara şans tanıması Rijkaart'ın kendine güvendiğini gösterir.
Arda'nın oyuna girdikten sonra ortsahada Ayhan'la birlikte görev alması defanstan top çıkarmaya çalışması ikili mücadelelere girmesi tam bir skandal.Arda'yı sol kanattan alıp orta alanda görevlendirmek onu rakip kaleden uzak tutmak Arda'yı iş yapmayan Delgado'ya yada Argones'in Alex'ine dönüştürür.4-5 hafta sonra Arda'ya ne oldu,bu çocuk neden top oynayamıyor yorumlarına rastlarsanız şaşırmayın.Arda,Delgado,Capel ya kanatta oynar ya da Tek forvetin arkasında serbest adam oynar.Zico'nun Alex'i kullandığı gibi.Arda'nın MEssi'nin Ronaldo'nun karşı kaleye gidebilmesi için alana ihtiyacı var ortalanda bu çocuğu heder etmek ancak acemi teknik direktörlere yakışan bir seçimdir.
Tamam acemi dedim Rijkaart'ı anlamaya çalışalım.
RijkaarT Arda'dan bir Xavi mi yaratmak istiyor.Bence böyle bir arayışta ama yanlış yolda.Umarım en kısa zamanda yanlışından döner.
Bugünkü maçta Galatasaray'ın başında Lucescu olsaydı Cimbom Kazakistan'dan iyi oyun,ilerisi için umut ve Cebinde Turla dönerdi.Rijkaartla Cimbomluların başı çok ağrıyacak gibi görünüyor. Ligin 5. haftasında Denizli Alisamiyen'de Rijkaart'ı bana göre Mürdüm eriği gibi yer.Takım yarımdı tamam da sistem neydi ? Sahada olup bitenleri anlayan var mı ? Rijkaart Galatasaray'ın geçen seneki maç kasetlerini hiç izlememiş mi acaba ? Lucescu olsaydı izlerdi..Denizli olsaydı kazakistan dönüşünde gelecek görmediği gençlerle yollarını ayırırdı.22 kişiye inerdi kadro.Birgün sonrada siz bizi 26 haftada görün derdi ve kendine kredi açardı.
Peki bu Galatsaray ne zaman tam takım idman yapacak yada bir hazırlık maçı oynayacak ?
Bekleyip göreceğiz..Rijkaart'a birileri hatırlatsın burası İspanya Katalunya değil burası Bizans,bu topraklar da nice kariyerli teknik direktörün mezarı var açsın tarihi okusun.1-2 ay sonra çok geç olabilir.Adnanlar HAldunlar kapıda bekliyor ilk önce Neskens'ten başlarlar sonra birde bakarsın Rijkaart Yılmaz Vural'ın yardımcısı olmuş.Demedi Demeyin
16 Temmuz 2009 Perşembe
Benzema Full Squad yaparken
Karim Benzema full Squad hareketiyle ''Gluteus Maximus'' kaslarını güçlendirmeye çalışırken görüntülenmiş.''Gluteus Maximus'' kasları bir futbolcunun sert şut çekmesinde en etkili olan kas grubudur.Bacak ve kalça kaslarınızı kapsar.
Full Squad aynı zamanda en iyi bacak egzersizidir.
Kalbi kuvvetlendirir,dolaşım sisteminizi düzenler.Bu hareketi düzenli yapanlar kramp nedir bilmezler.Ayrıca kondisyonu ve akçiğer kapasitenizi artırmada birebirdir.Yanlız Benzema'nın ki gibi 20 kilo ile çalışmak muhtemelen yetmeyecektir.Ben bile ortalama 40 kiloyla çalışıyorum.Makinede ise 150 kiloyla 20 X 4 tekrarı çok rahat yaptığım olmuştur.
Yanlız bu hareketi yapmadan önce mutlaka kemer takılmalı ve ağırlık yüksek bir yerden alınmalıdır.Ağırlıkla tam çökme yapılmamalı (dizlere zararlı) yarım çökmede kalınmalı sonra ileriye doğru kalkarak (bel hep düz) harekete devam edilmelidir.Nefeste çok önemli.Otururken nefes alınmalı kalkarken nefes verilmelidir.Squad'ı tam yapan adam yüzmede,koşuda rakiplerine üstünlük sağlar ve sakatlık,hastalık,yorgunluk,uykusuzluk,depresyon nedir bilmez.
Full Squad aynı zamanda en iyi bacak egzersizidir.
Kalbi kuvvetlendirir,dolaşım sisteminizi düzenler.Bu hareketi düzenli yapanlar kramp nedir bilmezler.Ayrıca kondisyonu ve akçiğer kapasitenizi artırmada birebirdir.Yanlız Benzema'nın ki gibi 20 kilo ile çalışmak muhtemelen yetmeyecektir.Ben bile ortalama 40 kiloyla çalışıyorum.Makinede ise 150 kiloyla 20 X 4 tekrarı çok rahat yaptığım olmuştur.
Yanlız bu hareketi yapmadan önce mutlaka kemer takılmalı ve ağırlık yüksek bir yerden alınmalıdır.Ağırlıkla tam çökme yapılmamalı (dizlere zararlı) yarım çökmede kalınmalı sonra ileriye doğru kalkarak (bel hep düz) harekete devam edilmelidir.Nefeste çok önemli.Otururken nefes alınmalı kalkarken nefes verilmelidir.Squad'ı tam yapan adam yüzmede,koşuda rakiplerine üstünlük sağlar ve sakatlık,hastalık,yorgunluk,uykusuzluk,depresyon nedir bilmez.
Kayseri Antalya'yı Eledi
2010 Dünya Basketbol Şampiyonasına evsahipliğini üstlenen Türkiye Basketbol Federasyonu grup maçlarının oynanacağı şehirler arasından Antalya'yı çıkararak Kayseri'yi dahil etti.Değişikliğin en büyük nedeni Antalya'da yapılması düşünülen salon için bugüne kadar herhangi bir adım atılamaması.Bu değişiklik Fiba'dan da destek görmüş.İlerleyen günlerde herhangi bir değişiklik olmazsa grup maçları İstanbul,İzmir,Ankara ve Kayseri'de oynanacak.Finaller ise her zaman olduğu gibi Türkiye'de basketbol seyircisinin 1 numara olduğu şehir İzmir'de değil İstanbul'da.
Bu karar değişikliğinden sonra tartışmalar son yerel seçimlerde Akp'nin Antalya'yı kaybetmesine kadar gider.Akp Antalya'yı kaybetti hükümet Antalya'dan desteğini çekti basitliği içerisinde konu tartışılır durulur.
Antalya'nın kaybedişinde önceki belediye başkanı Akp'li Menderes Türel'in de rolü büyüktür.4 sene öncesinden şampiyonun Türkiye'de yapılacağı belli olmuştu.Geçen zaman diliminde Antalya'da yeni bir salon için adım atılmaması da tam bir işbilmezliktir.Kaybeden Antalya oldu,umarım Antalyalılar ders çıkarır.
Kayseri Kadir Has Spor Salonu en son Avrupa Ligi Voleybol karşılaşmalarına evsahipliği yaptı.Salon 7500 kişilik.Son Türkiye-Sırbistan Voleybol karşılaşması dolu tribünlerde oynandı.Maç İstanbul'da olsaydı seyircisizlik garabati bir kez daha karşımıza çıkacaktı.Salon bir tarafa Kayseri'nin uluslararası havalimanı var,iki tane de 5 yıldızlı oteli var eee daha ne..Bana göre karar bu değişikliği ile Basketbol Fedarasyonunun ve Fİba'nın üzerinden büyük yük kalktı.
Ülkelere yeni spor tesisilerini kazandırmanın en büyük itici gücü bu tür şampiyonalardır.
Ama 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasına baktığımızda Türkiyemizin böyle bir kazancı maalesef olAmayacak.İzmir'de spor düşmanı havalandırma eksikliği giderildi mi bilmiyorum Halkapınar Salonu hazır.İstanbul'da bildiğim kadarıyla yeni salon inşaatı Ülker'in Fenerbahçe ile ortaklaşa yaptığı salon dışında yok.Bu salon Dünya Şampiyonasına yetişir ve dahil olur mu belli değil.Ankara'da yeni salon yapılıyor haberlerini okuduğumu hayal meyal hatırlıyorum salonun akıbeti ne oldu ondan da haberim yok.
Final Abdi İpekçi'de oynanırsa yazık olur.
Parkeleri berbat,ışıklandırması yetersiz,tribünleri seyirci düşmanı..Koskoca Türkiye'de Basketbola özel 10 bin kişilik bir salon yıllardır yapılamıyor.Sonra neden olimpiyatları alamıyoruz diye hayıflanıyoruz.Spor kültürü olarak Yunanistan'ın çok gerisindeyiz.Umarım arayı kapatırız.
Bu karar değişikliğinden sonra tartışmalar son yerel seçimlerde Akp'nin Antalya'yı kaybetmesine kadar gider.Akp Antalya'yı kaybetti hükümet Antalya'dan desteğini çekti basitliği içerisinde konu tartışılır durulur.
Antalya'nın kaybedişinde önceki belediye başkanı Akp'li Menderes Türel'in de rolü büyüktür.4 sene öncesinden şampiyonun Türkiye'de yapılacağı belli olmuştu.Geçen zaman diliminde Antalya'da yeni bir salon için adım atılmaması da tam bir işbilmezliktir.Kaybeden Antalya oldu,umarım Antalyalılar ders çıkarır.
Kayseri Kadir Has Spor Salonu en son Avrupa Ligi Voleybol karşılaşmalarına evsahipliği yaptı.Salon 7500 kişilik.Son Türkiye-Sırbistan Voleybol karşılaşması dolu tribünlerde oynandı.Maç İstanbul'da olsaydı seyircisizlik garabati bir kez daha karşımıza çıkacaktı.Salon bir tarafa Kayseri'nin uluslararası havalimanı var,iki tane de 5 yıldızlı oteli var eee daha ne..Bana göre karar bu değişikliği ile Basketbol Fedarasyonunun ve Fİba'nın üzerinden büyük yük kalktı.
Ülkelere yeni spor tesisilerini kazandırmanın en büyük itici gücü bu tür şampiyonalardır.
Ama 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasına baktığımızda Türkiyemizin böyle bir kazancı maalesef olAmayacak.İzmir'de spor düşmanı havalandırma eksikliği giderildi mi bilmiyorum Halkapınar Salonu hazır.İstanbul'da bildiğim kadarıyla yeni salon inşaatı Ülker'in Fenerbahçe ile ortaklaşa yaptığı salon dışında yok.Bu salon Dünya Şampiyonasına yetişir ve dahil olur mu belli değil.Ankara'da yeni salon yapılıyor haberlerini okuduğumu hayal meyal hatırlıyorum salonun akıbeti ne oldu ondan da haberim yok.
Final Abdi İpekçi'de oynanırsa yazık olur.
Parkeleri berbat,ışıklandırması yetersiz,tribünleri seyirci düşmanı..Koskoca Türkiye'de Basketbola özel 10 bin kişilik bir salon yıllardır yapılamıyor.Sonra neden olimpiyatları alamıyoruz diye hayıflanıyoruz.Spor kültürü olarak Yunanistan'ın çok gerisindeyiz.Umarım arayı kapatırız.
15 Temmuz 2009 Çarşamba
Buonanotte gelirse fiyasko olur
Delgado,Uefa gol kralı İsviçre'de yılın oyuncusu seçilen kaptanımız.
İsviçre'de bu başarıları yakalayan Delgado Basel'de hep iki forvetten biri olarak oynamıştır.
Türkiye'de ise başarılı olamamasının ana sebebi de Delgado'nun Tigana,Ertuğrul Sağlam ve Denizli tarafından ortaalanda forvet arkası olarak oynatılmasıdır.
Ortasahada Delgado seçimi Beşiktaş'ın ortasaha direncini zayıflatırken karşı kaleye gidememesinin de ana etkenlerinden biri olmuştur.Peki Delgado'yu iki forvetten biri olarak hiç oynatmayan Denizli Buaonanotte'yi bu role soyundurur mu ? kesinlikle hayır.
Bir başka örnek.
Aragones geldi ve ileride Semih tek forvet arkasında serbest adam Alex ikilisini bozarak,Semih-Guiza onların arkasında Alex sistemsizliğine döndü.Hem Alex'i bitirdi,hem Fenerbahçe'yi ortasahada 1 kişi eksik bıraktı,hemde ortaya karşı kaleye gidemeyen bir Takım çıktı.Şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan feneri Tigana'nın Beşiktaş'ına döndürdü biranda.
Zico o yüzden büyük Hocadır.
Semih tek forvet-onun arkasında serbest adam Alex ortasahada Aurelio-Selçuk müdafada ise Lugano-Edu ikilisiyle hatları sağlam tutarak takımını şampiyonlar liginde Çeyrek final oynattı.
Yaw bu Zico sistemi LUcescu sistemine benzemiyor mu ? Benzemiyor değil aynısı..
İleride ilhan tek forvet,arkasında Sergen serbest 10 numara,orta alanda Pancu,Guinti,Tayfur, defansta Zago-Ronaldo...gel bu sistemde Beşiktaş'a karşı üstünlük kur.Sonuç Chelsea galibiyeti,Valecia'yı Mestaya'da sahayı dar edişler..
Buonanotte meselesine dönersek.
Bu adam River Plate'te FORVET OYNUYOR.(Bazıları anlamıyor bunu o yüzden büyük harfle yazdım) Geçen sezon 9 gol iki asistle oynamış.Buonanotte eğer Beşiktaş'ta tek forvet Nobre veya Batuhan onun arkasındaki Serbest adam olarak düşünülüyorsa o zaman takıma kazandırılmalıdır.Ortasahada oynatacağınız Buonanotte'den 7 milyon Avro bonservis ödediğiniz Delgado kadar verim alırsınız.Benden söylemesi sonra ağlamayın.
Sonsözler Zico ve Pareria büyük Hocalardır.Aklın yolu bir sistemini uygularlar ve başarılı olurlar.
Mustafa Denizli kredisi tükenene kadar fantezi aramaya devam eder,sonra aklın yolu bire oda dönmek zorunda kalır.Hata yaptığını bilir hatasının farkındadır ama son ana kadar bekler.
Lucescu hocaların kralıdır çünkü bir kere yaptığı hatayı ikinci defa yapmaz.Mustafa Denizli gibi hatalı 11 ve sistemle çıktığı bir maçın ertesi haftasına aynı onbirle ve sistemle sahaya çıkmaz.Doğruyu buluncada devam eder.
Daum 'mu onun takımları koşmadan oynayamaz.Bıdı bıdı oynarlar.Rakip takımı hapsederler ama oyunu bir türlü açamazlar.En etkili silahı serbest vuruşlardır.Denizli faciasından öncede Daum Bundesliga'da sırf fantezi yüzündende şampiyonluğu Bayern'e kaptırmıştır.
Doğruyu bulur ama doğruyla olur olmaz oynar.Olmayacak adamları olmayacak yerlerde oynatır ve herkese kabul ettirir.
Seneye de Daum'lu fener'de ligte sonuna kadar var olur ama şampiyonluğu başkasına kaptırır.
Rijkaart'a şans tanımıyorum.
İsviçre'de bu başarıları yakalayan Delgado Basel'de hep iki forvetten biri olarak oynamıştır.
Türkiye'de ise başarılı olamamasının ana sebebi de Delgado'nun Tigana,Ertuğrul Sağlam ve Denizli tarafından ortaalanda forvet arkası olarak oynatılmasıdır.
Ortasahada Delgado seçimi Beşiktaş'ın ortasaha direncini zayıflatırken karşı kaleye gidememesinin de ana etkenlerinden biri olmuştur.Peki Delgado'yu iki forvetten biri olarak hiç oynatmayan Denizli Buaonanotte'yi bu role soyundurur mu ? kesinlikle hayır.
Bir başka örnek.
Aragones geldi ve ileride Semih tek forvet arkasında serbest adam Alex ikilisini bozarak,Semih-Guiza onların arkasında Alex sistemsizliğine döndü.Hem Alex'i bitirdi,hem Fenerbahçe'yi ortasahada 1 kişi eksik bıraktı,hemde ortaya karşı kaleye gidemeyen bir Takım çıktı.Şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan feneri Tigana'nın Beşiktaş'ına döndürdü biranda.
Zico o yüzden büyük Hocadır.
Semih tek forvet-onun arkasında serbest adam Alex ortasahada Aurelio-Selçuk müdafada ise Lugano-Edu ikilisiyle hatları sağlam tutarak takımını şampiyonlar liginde Çeyrek final oynattı.
Yaw bu Zico sistemi LUcescu sistemine benzemiyor mu ? Benzemiyor değil aynısı..
İleride ilhan tek forvet,arkasında Sergen serbest 10 numara,orta alanda Pancu,Guinti,Tayfur, defansta Zago-Ronaldo...gel bu sistemde Beşiktaş'a karşı üstünlük kur.Sonuç Chelsea galibiyeti,Valecia'yı Mestaya'da sahayı dar edişler..
Buonanotte meselesine dönersek.
Bu adam River Plate'te FORVET OYNUYOR.(Bazıları anlamıyor bunu o yüzden büyük harfle yazdım) Geçen sezon 9 gol iki asistle oynamış.Buonanotte eğer Beşiktaş'ta tek forvet Nobre veya Batuhan onun arkasındaki Serbest adam olarak düşünülüyorsa o zaman takıma kazandırılmalıdır.Ortasahada oynatacağınız Buonanotte'den 7 milyon Avro bonservis ödediğiniz Delgado kadar verim alırsınız.Benden söylemesi sonra ağlamayın.
Sonsözler Zico ve Pareria büyük Hocalardır.Aklın yolu bir sistemini uygularlar ve başarılı olurlar.
Mustafa Denizli kredisi tükenene kadar fantezi aramaya devam eder,sonra aklın yolu bire oda dönmek zorunda kalır.Hata yaptığını bilir hatasının farkındadır ama son ana kadar bekler.
Lucescu hocaların kralıdır çünkü bir kere yaptığı hatayı ikinci defa yapmaz.Mustafa Denizli gibi hatalı 11 ve sistemle çıktığı bir maçın ertesi haftasına aynı onbirle ve sistemle sahaya çıkmaz.Doğruyu buluncada devam eder.
Daum 'mu onun takımları koşmadan oynayamaz.Bıdı bıdı oynarlar.Rakip takımı hapsederler ama oyunu bir türlü açamazlar.En etkili silahı serbest vuruşlardır.Denizli faciasından öncede Daum Bundesliga'da sırf fantezi yüzündende şampiyonluğu Bayern'e kaptırmıştır.
Doğruyu bulur ama doğruyla olur olmaz oynar.Olmayacak adamları olmayacak yerlerde oynatır ve herkese kabul ettirir.
Seneye de Daum'lu fener'de ligte sonuna kadar var olur ama şampiyonluğu başkasına kaptırır.
Rijkaart'a şans tanımıyorum.
14 Temmuz 2009 Salı
Tabutta Rövaşata (1996)
Dram türünde,
Yönetmen Derviş Zaim,
Müzikler Yansımalar ve Baba Zula'ya ait
Yapım Türkiye 1996
Film,Rumeli Hisarı civarında yaşayan evsiz Mahsun'un (Ahmet Uğurlu) sıradan hikayesini etkileyici bir biçimde anlatır.
Türk kanallarında bazı Türk filmleri tekrar tekrar yayınlanırken Tabutta Rövaşata gibi uluslararası film festivallerinde aldığı ödüllerle,ödül koleksiyonu yapmış bu film neden hep es geçilir anlamış değilim.
Bence müthiş bir film.Dvd'sini bulmakta zorlanabilirsiniz ama aramaktan vazgeçmeyin seyredince değdiğine inanacaksınız.Aptal HoolyWood filmlerine verilen bir sinema parasına beklentilerinizin çok üstünde bir film izleyebilirsiniz.
Yönetmen Derviş Zaim,
Müzikler Yansımalar ve Baba Zula'ya ait
Yapım Türkiye 1996
Film,Rumeli Hisarı civarında yaşayan evsiz Mahsun'un (Ahmet Uğurlu) sıradan hikayesini etkileyici bir biçimde anlatır.
Türk kanallarında bazı Türk filmleri tekrar tekrar yayınlanırken Tabutta Rövaşata gibi uluslararası film festivallerinde aldığı ödüllerle,ödül koleksiyonu yapmış bu film neden hep es geçilir anlamış değilim.
Bence müthiş bir film.Dvd'sini bulmakta zorlanabilirsiniz ama aramaktan vazgeçmeyin seyredince değdiğine inanacaksınız.Aptal HoolyWood filmlerine verilen bir sinema parasına beklentilerinizin çok üstünde bir film izleyebilirsiniz.
13 Temmuz 2009 Pazartesi
Formalar 17 Temmuz 'da Tanıtılacak
Bu haber Beşiktaş kulübü yönetim kurulu üyesi Hakan Aksoy'un yeni sezon formaları hakkında HABER1903'e yaptığı açıklamalardan alınmıştır.
Formalar 17 Temmuz Cuma akşamı Nevzat Demir tesisleri"nde görücüye çıkacak. Saat 20:00"de başlayacak olan gece, 21:30"da formaların tanıtılacağı defile ile sona erecek.
Adidas ile anlaştığımız için 3 tasarımımız var. Fakat ilerleyen zamanlarda özel anlam taşıyan maçlar için bir forma daha çıkarabiliriz.
Dediğim gibi 3 tasarım olacak.
İlk forma çubuklu olacak.
2.forma beyaz forma olacak. Ama beyaz formanın üzerinde kartal pençesine benzer izler olacak siyah ve kırmızı renklerden oluşan.
3.formamız ise biraz daha modern bir tasarım olacak. Siyah-beyaz damalı bir forma...
Eğer 4.formayı çıkartırsak kesin birşey yok ama kırmızı ağırlıklı olabilir diyebilirim şimdilik.
Formalarımız tanıtımdan hemen bir gün sonra tüm Türkiye"de satışa sunulacak. Hatta bu sene bayan kalıpları da üretildi. Kartal Yuvası"nın haricinde tüm Adidas mağazalarında formalarımıza ulaşılabilecek.
Formamıza bu sene sırt reklamı almadık. Bu seneyi es geçiyoruz. Ana sponsorumuz Cola Turka olacak. Kollarda da Avea olacak.
Pasaklı Tanrıça (Eğleneceli Bir Kitap)
Yorum;Senem'denPasaklı tanrıça, adını tam olarak hak eden ünlü bir avukat olan Samantha Sweeing’in maceralarını anlatan eğlenceli bir roman. Samantha bir gün işinde geri dönülmez bir hata yaptığını fark eder. Bu hata onun işini kaybetmesine yol açacağı gibi gazetelerde uzun süre ondan bahsedilmesine de neden olacaktır.Bunlardan kaçmak için bir mucize olsun ister.Bir anda kendini muhteşem bir malikanede hizmetçi olarak bulur. Samantha bu eve nasıl geldi?Hayatı boyunca yemek yapmak,bulaşık yıkamak,lavabo temizlemek şöyle dursun toz bile almamış olan,mutfak eşyalarına yaratık muamelesi yapan bu kadın, nasıl ev işlerinin üstesinden gelecek?Tabiki oldukça komik maceralar yaşayarak.Peki ev sahiplerinden ünlü bir avukat olduğunu ne kadar saklayabilecek? Samantha yaşamını artık bir hizmetçi olarak mı sürdürecek?Yoksa işinde yaptığı hatanın bir komplo olduğunu anladığında geri dönüp bunu yapanı cezalandırma yolunu mu seçecek?Tüm bunların yanıtını kahkahalarla bulacağınız çok eğlenceli bir roman Pasaklı Tanrıça.Gün içinde yaşanılanları kısa süreliğine de unutmak isteyenler bu kitabı mutlaka okumalı.Ben öyle yaptım ve çok eğlendim.Size de iyi eğlenceler.
Death Proof (2007)
Bir Tarantino klasiği.
Basit bir hikaye her biri ayrı ruhu sahip basit karakterlerle ancak bu kadar güzel anlatılabilir.
Diyaloglar karakterlere uygun ve dikkatle dinlenmeli.Şiddet bu kez dozunda.Filmin müzikleri film bittikten sonra merak edilip müzik marketlerde aranabilecek kalitede.Tarantino bu filmde gene küçük bir rolde oynamış.
Son sahne ise unutulmaz.
Arabada kaza yaparak ölmek nasıl olurdu diye kafasında tasarlamaya çalışanlara.Aha böyle olur.
Film sonrası görüş Manyak leen bu Tarantino
Basit bir hikaye her biri ayrı ruhu sahip basit karakterlerle ancak bu kadar güzel anlatılabilir.
Diyaloglar karakterlere uygun ve dikkatle dinlenmeli.Şiddet bu kez dozunda.Filmin müzikleri film bittikten sonra merak edilip müzik marketlerde aranabilecek kalitede.Tarantino bu filmde gene küçük bir rolde oynamış.
Son sahne ise unutulmaz.
Arabada kaza yaparak ölmek nasıl olurdu diye kafasında tasarlamaya çalışanlara.Aha böyle olur.
Film sonrası görüş Manyak leen bu Tarantino
12 Temmuz 2009 Pazar
10 Temmuz 2009 Cuma
İSTİYORUM
Türkiye'de Profesyonel oyuncuların mücadele ettiği Milli bir Amerikan Futbol liginin kurulmasını istiyorum.Ama TAKIM İSİMLERİNİN TÜRKÇE OLMASI ŞARTIYLA.
Türkiye'de Profesyonel oyunculardan kurulu Hokey takımlarının kıran kırana mücadele ettiği Milli bir Hokey liginin kurulmasını istiyorum.
Türkiye'de sadece futboldan bahseden gazetelerin batmasını istiyorum.
Türkiye'de Ali Gültiken (bugünkü çakma Ferrari yazısı üzerine kara listeye aldım kendisini),Hınçal
Uluç,Mehmet Demirkol,Mehmet Yılmaz,Engin Verel,Selçuk Yula,Adnan Aybaba gibi yazarların işsiz kalmasını istiyorum.
Türkiye Bisiklet turunun Fransa bisiklet turundan daha fazla ilgi çekmesini istiyorum.
Hayatında spor yapmamış adamların herhangi bir spor dalı hakkında yorum yapmamalarını istiyorum.
Bilgin Gökberk'in İtalya'ya kesin dönüş yapmasını istiyorum.
Türkiye'de Futbolun 5 yıl yasaklanmasını istiyorum.İzlenmiyor zaten.İzleyende nasıl izliyorsa..
İstanbul Ted Open tenis turnuvasına Federer'in gelmesi de umrumda değil çünkü Tennis'ten nefret ediyorum Tennis kadar da kadar sıkıcı bir oyunun olmadığını düşünüyorum.Federeeerr Federreeeerr...Bu ne yaw.Herkes ne çok Tennis'ten anlıyormuş bu ülke de ne çok seviliyormuş Tennis,Çakma Hınçal Uluçlar...Haftanın olayı Fransa açıkta Federeerin şampiyon olmasıymış bööykk...Marsel İlhan'dan da cacık olmaz..İzledim 15 dakika..
Türkiye'de Profesyonel oyunculardan kurulu Hokey takımlarının kıran kırana mücadele ettiği Milli bir Hokey liginin kurulmasını istiyorum.
Türkiye'de sadece futboldan bahseden gazetelerin batmasını istiyorum.
Türkiye'de Ali Gültiken (bugünkü çakma Ferrari yazısı üzerine kara listeye aldım kendisini),Hınçal
Uluç,Mehmet Demirkol,Mehmet Yılmaz,Engin Verel,Selçuk Yula,Adnan Aybaba gibi yazarların işsiz kalmasını istiyorum.
Türkiye Bisiklet turunun Fransa bisiklet turundan daha fazla ilgi çekmesini istiyorum.
Hayatında spor yapmamış adamların herhangi bir spor dalı hakkında yorum yapmamalarını istiyorum.
Bilgin Gökberk'in İtalya'ya kesin dönüş yapmasını istiyorum.
Türkiye'de Futbolun 5 yıl yasaklanmasını istiyorum.İzlenmiyor zaten.İzleyende nasıl izliyorsa..
İstanbul Ted Open tenis turnuvasına Federer'in gelmesi de umrumda değil çünkü Tennis'ten nefret ediyorum Tennis kadar da kadar sıkıcı bir oyunun olmadığını düşünüyorum.Federeeerr Federreeeerr...Bu ne yaw.Herkes ne çok Tennis'ten anlıyormuş bu ülke de ne çok seviliyormuş Tennis,Çakma Hınçal Uluçlar...Haftanın olayı Fransa açıkta Federeerin şampiyon olmasıymış bööykk...Marsel İlhan'dan da cacık olmaz..İzledim 15 dakika..
Kadrinin Götürdüğü Yere Git
Şafak Sezer'in Kutsal Damaca filmini izlemeden önce filmin Türkiye Box Office'de uzun süre bir numarada olmasını önyargımın verdiği ukalalıkla yadırgamıştım.Filmi izlerken acaip eğlendiğimi hatırlıyorum.Gerçekten 1 numara olmayı hakettiği düşünerek filmi tüm arkadaşlarıma önermiştim.
Kadrinin götürdüğü yere git Kutsal Damacana kadar olmasa da gene çok eğlenceli bir film.
Senaryo sıradan espriler belden aşağı ama film çok komik.Çok güldüm gene..
İki gün önce The Last House on the Left filmini izlerken yarım bırakmıştım,iğrençti.Bu filmden önce izlediğim Transformers acaip sahneleriyle yordu beni.Angel And Demons ise tamamiyle Holywood aptallığı ile uyduruk senaryo üzerine çekilmiş bir film olarak beynimde tat bırakmadan silinip gitti.
Entellikten arınıp eğlenmek isteyeneler gülmek isteyeneler ben belden aşağı esprilere gülmem diyenler kaçırmasın.Şafak Sezer'e teşşekkür..
Kadrinin götürdüğü yere git Kutsal Damacana kadar olmasa da gene çok eğlenceli bir film.
Senaryo sıradan espriler belden aşağı ama film çok komik.Çok güldüm gene..
İki gün önce The Last House on the Left filmini izlerken yarım bırakmıştım,iğrençti.Bu filmden önce izlediğim Transformers acaip sahneleriyle yordu beni.Angel And Demons ise tamamiyle Holywood aptallığı ile uyduruk senaryo üzerine çekilmiş bir film olarak beynimde tat bırakmadan silinip gitti.
Entellikten arınıp eğlenmek isteyeneler gülmek isteyeneler ben belden aşağı esprilere gülmem diyenler kaçırmasın.Şafak Sezer'e teşşekkür..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)