27 Mayıs 2012 Pazar
?? Beşiktaş Hoca seçimi ??
Sistemden daha çok isme odaklanan,hocadan çok kurtarıcı,reis arayan bizim gibi doğu toplumlarının taraftar zihniyeti şöylece tasvir etmek gerekirse;
Öyle bir Hoca gelsin ki;
..az paraya iyi topçular getirsin,
..takıma göze hoş gelen top oynatsın,
..altyapıya önem versin,ilk maçta Muhammed'i sahaya sürsün,
..renkli basına fazla yüz vermeyip gerektiğinde lafı gediğine koysun,
..geldiği ilk sezonda bizi şampiyon yapsın,akabinde altı sezon daha şampiyon yapsın,
..karizmatik bir Hoca olsun mümkünse biraz da kıllı olsun..hakketten yuh yani !
bu tutarsız isteklerin buluştuğu ilk Hoca adayımızda Biliç'ti :) Allah'tan kendisi Lokomotif Moskova'ya gitti de yırttık.
Her Hoca'nın artıları ve eksileri var..burada mühim olan yeni yönetimin,klüp şartlarını göz önünde bulundurup yeni gelecek isimle doğru yapılanmayı oluşturabilmesidir.
Ortada dolaşan Hoca isimleri üzerinden 'Beşiktaş'a hangisi nasıl yarar sağlayabilir ?' sorusu üzerinden gidecek olursak..
İnternet ortamında dolaşan Bielsa,Löw,Lucescu gibi adları gelmelerinin imkansızlığı sebebiyle baştan geçiyorum.
..Ragnick;sıfırdan takım kurma becerisine sahip,fitbola aşık bir adam...Şayet kendisine makul bir transfer bütçesi sunulsaydı ve iyi para önerilseydi Beşiktaş'ın geleceğini rahatlıkla kurabilirdi,olmadı.
..Mustafa Denizli;oyun-takım istikrarSIZlığının sembolü,şampiyon olduğumuz sezon beni bunalıma sokmayı başarmış adamdır.
Sivok'u ısrarla ön libero oynatıp Cisse'yi yedek oturtan,yaşlı Yusuf'u bir maçta sol bek oynatan,Toraman'ı ön liberoda kullanmaya çalışan,Trabzon deplasmanına 5-3-2 saçma formasyonuyla çıkan aynı formasyonu Mancester United deplasmanında da sürdüren ve iki maçtan da galibiyetle ayrılan :)
Şampiyon olduğumuz sezon sonu Çeşme'ye gidip Nobre,Nihat,Tabata transferlerine ses etmeyen akabinde takımın başına geçen bir garip adam..
Önümüzdeki günlerde Mustafa Denizli takımın başına gelirse Beşiktaş için gelecek değil şimdi önem kazanır ve Denizli ile herhangi bir istikrar kurulamaz.
..Samet Aybaba;nın en büyük başarısı Bursa takımını gençleştirip Bursa'nın ilk şampiyonluğunun temellerini atmasıdır.
Samet Aybaba'nın kariyerinde istikrar ve başarı kelimelerinin karşılığını bulmak zordur.
..Ertuğrul Sağlam Son Türkiye Kupası finalinden bir örnek vereyim; Fener'e karşı Pinto'yu en uca,arkasına Batalla'yı monte etmiş..Onların arkasına Endaye'yi Adem'den bağımsız oynatarak Alex'in sahada rahatça fink atması için çok güzel bir ortam hazırlamış..
Maçın ilk yarısı 2-0 fener lehine bitmesine rağmen durumu çözemeyip II.yarıda da aynı düzende çıkıp maçı 4-0'lık net mağlubiyetle tamamlamayı başarmıştır.
Ertuğrul Sağlam Bursa'yı şampiyon yapmadı mı ? sen daha ne konuşuyorsun ? diyebilirsiniz..İyi de kardeşim hatasında hep ısrarcı...Ders almasına rağmen hep aynı hatalarına devam ediyor.
Dahası Ertuğrul Sağlam'ın transfer ettiği çoğu oyuncu hep karavana.
Ben kendisi Beşiktaş'ın başında görmek istemem.
..Mehmet Özdilek üç tane Santrafor tipli adamla 4-3-3 oynayabilceğini düşünen ve bunda ısrar edip iki sezon önce takımını küme düşürecekken doğruyu bulup yükselişe geçen adam..
Bence kendisinin teknik direktörlük yolunda fırın fırın ekmek yemesi lazım...
..Zico Fenerbahçe'de iken takımını yönetme biçimini beğendiğim kendisine büyük hoca sıfatını yakıştırdığım teknik adamdır.
Zico'nun takımı sahada bazen keskin performans düşüşleri yaşasa da ben kendisinin saçma sapan bir hamle içinde hiç bir zaman görmedim.
Kendisini keşke CarvalhaL'ın yerine Beşiktaş'ta geçen sezon görev yapsaydı emin olun çok başarılı olurdu.
Fakat sıfırdan yeni bir takım kurmak istiyorsanız bu Zico'yla ne kadar mümkün olur orasını kestirmek güçtür.
..Thomas Doll Gençlerbirliğinin başındayken hızlı,disiplinli,kollektif oyunu takımına benimsetmiş bir teknik direktördü..Ben DOLL'un oynattığı fitbolu çok beğeniyordum ve neden Gençlerbirliği'nden gönderildiğine dair bir bilgim yok.
Ben DOLL'ü ciddi ciddi düşünebilirim.
..Van Gaal istikrarsız vurdumduymaz Portekizlilerle Van Gaal'in adını yan yana getirmek bile abesle iştigaldir.
Van Gaal'in taktik disipline uymayan topçuya asla tahammülü yoktur.
Van Gaal gelirse Q7 bunalıma girer.
Van Gaal'in geçmişinde AZ Alkmar gibi bir dönem var..Şayet sıfırdan bir takım ve sistem kurulacaksa Van Gaal düşünülebilir.
Ancak Van Gaal'e klübün içinde bulunduğu ekonomik zorluklarının mantığını açıklayamazsınız adam anlamaz.
Kendisi maximum profesyonel olduğundan bu tip olaylara tahammül etmez.
..Benitez sıfırdan bir takım kurmaya uygun bir Hoca'dır.
Transferde iyi bir bütçe ve hareket serbestliği ister..Bugünkü şartlar içinde Beşiktaş'a teknik direktör olması imkansızdır.
..Hikmet Karaman kendisi gittiği takımda anında fark yaratır.Çalışma ahlakına fitbol bilgisine diyecek sözüm yoktur.
Fakat Bünyamin Gezer-Hikmet Karaman ikilisinin TRT 3'te yaptığı fitbol ateşi programı beni en çok güldüren fitbol programıdır.
Biraz karizması olsaymış Hikmet Karaman baya iyi bir kariyer yaparmış.
..Rıza Çalımbay geniş alanda tempolu,disiplinli oyunu takımına benimsetmeye çalışır.
Çalımbay'ın takımları Klasik İngiliz takımları gibi sahaya çıkar ve dobra dobra topunu oynar.
Galibiyet ve mağlubiyet takımın taktik zenginlikten çok,çoğu zaman takımın o günkü sahada ortaya koyacağı performansa bağlıdır.
Yani Rıza Çalımbay'dan asla Di matteo,Mourinho,Denizli tarzı bir pragmatist,faydacı taktiksel tutum beklenmemeli...
Bunlar yanında Rıza Çalımbay'ın takımına getirdiği oyuncuların çoğu belli kalitededir.
Ertuğrul Sağlam'In aksine hep iyi topçuları transfer eder.
Kendisine uygun çalışma koşulları sağlanırsa ben Rıza Çalımbay'la başarının geleceğine eminim.
Başarı geldiğinde de bir daha Hoca arayışına gidilmemesi taraftarıyım,hep Hoca'mız Rıza Çalımbay olsun Ferguson gibi istikrar abidesi olsun.
Beşiktaş'ın çocuğu Rıza Çalımbay'la kötü günler atlatılsın diye düşünülüyorsa ve Hoca'ya bir yabancı teknik direktörün çalışma ortamı sağlanmayacaksa Rıza Çalımbay'la hiç anlaşılmasın daha iyi..
Sonsözler;
..Önemli olan klüble Hoca arasında çalışma uyumunun tutturulabilmesi...
Eskiden olduğu gibi Hoca'dan bağımsız transfer yapılacaksa hangi Hoca gelirse gelsin başarısız olacaktır...
Gelecek sezonun kaderi aşağı yukarı transfer sezonunda şekillenir..
fitbolun % 80'i plan-program ve menajerliktir.
yeni yönetim Berat Çetinkaya'yı transfer ederek transferde ilk hatasını yaptı..
ardından Fikret Başkan'ın biz Tayfur Hoca ile yedi maçlığına anlaştık demesi daha büyük bir hataydı..
Sivok'un kıymeti umarım Sivok gittikten sonra anlaşılmaz..
Ben Beşiktaş'ın açıklanan borcunun açıklanan rakamdan daha yüksek olduğunu düşünüyorum..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Senin blogu yaklaşık 1,5 senedir okuyorum ve tek ayrıştığımız nokta Mustafa Denizli :) Her seferinde okurken başına "Denizli kadar taş düşsün" diyorum.
Denizli konusunda seninle ortak olduğum tek nokta onunla sıfırdan takım yaratıp, gelecek planlaması yapmak çok zor. Kariyerine bakarsak bunu görüyoruz zaten. 1 er yıllık anlaşmalar yapan, geldiği ilk yıl takımları şampiyon yapıp ikinci sene düşüş yaşayan bir hoca. Milli takım hocası olmaya daha yatkın sanki. Maç maç düşünen bir hoca, uzun vadeli düşünmüyor. Önüne 5 maçlık bir seri ver, bunu kafasında oynasın, tavşanlarını çıkarsın ve elindeki malzemeden en iyisini yaparak en optimum sonucu alsın. Ama hoca al sana 5 yıllık süreç, bize oyuncu kazandır, kulubu yapılandıralım dersen böyle bir hoca değil malesef. Peki Türkiye'de bir hoca var mı? Bence yok... Mehmet Özdilek olabilir mi diye düşünüyorum.
Eğer yönetim bize acil başarı gerek, kısıtlı kadroyla seneye CL de olalım diyorsa Denizli çok iyi seçenek. Ama Altınsay bu ekibe neden girdi? Bizim yıllardır beklediğimiz şey bu değildi? Doğrusu Bielsa ve RR dışında adı geçen hiçbir hoca heyecanlandırmadı beni.
Yerli hoca olacaksa Denizli olsun derim ben. Onun döneminde bu acemi yönetim de rahatlar. Tek patron o olur, basına ayar verir, camiaya umut dolu mesajlar verir. Hem kadro 2009 daki gibi kısıtlı da değil. Ekrem'i orta saha oynatma gibi yanlışlara da düşmez sanırım. Ben aslında şampiyonluktan sonraki sene Beşiktaş'ı daha çok beğenmiştim. (İlk 6 hafta dışında) Hani herkes ekran başında kabız oluyordu da, ben mutlu oluyordum :) Tarihin en az gol yiyen takımını yarattı hoca. Hucumdaki elemanlar Tabata, Nobre, Nihat çok kısır olunca, Tello eski formunda olmayınca, Holosko sakat olunca, Yusuf oynamayınca işimiz bir tek hamile Bobonun ayağına kaldı. Yine de takım 6 maçta 6 puandan sonra atağa kalkıp ilk yarıyı yanılmıyorsam 2. bitirmişti. Ligin sonuna doğru ise Kadıköydeki hakem faciasına kadar yarışın içindeydi.
Neyse ben derim ki Denizli varsa disiplin vardır, futbolcular başı boş hareket edemez. Her önüne gelen konuşamaz, yöneticiler bile... Basın salak salak yazılar yazıp salak salak sorular soramaz. Yönetim kendi işine bakar. Denizlinin takımı geri düşse bile yarışa ortak olur.
Diğer taraftan Denizli elindeki takıma bakar bundan ne çıkarırım der. Kafasında bir kazanma yolu oluşturur. ona göre tavşanlarını çıkarır, sanal maçını oynar, kazanır veya kaybeder ama takım hiçbir zaman ezilmez yokları oynamaz. 35 lik adamdan bir fayda sağlamaya çalışır, tecrübeye, yeteneğe inanır. Bir futbolcuya sırf genç diye forma vermez. Uzun vadeli düşünmez.
2009 daki gibi ben bırakıyorum der, başkan sen git çeşmeye tatil yap der. Sonra takım herkesten 20 gün sonra ligi açar, Gökhan zan GS ye uçar. Denizli siz necisiniz napıyonuz der? Yönetim acelece Ferrariyi alır paraya bakmadan. Denizli Topuzu ister orta sahaya, YD onu alamaz gider Nihatı alır gelir :) Delgado sakatlanır, yusuf artık yürüyemez haldedir. Denizli 10,5 numara ister, transferin son gününda YD denizliyi arar istinye parka çağırır, sana Tabata yı aldım der :) Vs bu iş uzar gider...
Ersun Yanal'ın ismi neden geçmiyor ki hala, ben anlayamıyorum. Bir tek bana mı cuk oturacak gibi görünüyor bu adam?
Birincisi ben bu adamın olduğu herhangi bir takımda kötü futbol oynandığını görmedim. Hatta çok da iyi değildi diyebileceğim de bir tek milli takım geliyor aklıma.
Ayrıca yönetimin modernleşme, kurumsal yapılaşma çabasına ve görece genç, maliyeti düşük oyuncularla az çok bir iskelet kurmaya yönelik önümüzdeki en az 2-3 seneye dair planlamalarına uygun bence.
Yorum Gönder